LAZLAR ÜZERİNE "KARTVELİST TEZLER"



Gürcü resmi tarih tezlerine göre Lazlar (Megreller ve Lazlar) Gürcülerin (Kartveli) bir koludur.[1] Lazların konuştukları dil Gürcücenin bir diyalektiğidir.[2] Lazca, Megrelce, Gürcüce ve Svancanın dahil olduğu dil ailesi bu milliyetçi görüş tarafından “Kartveluri” yani Gürcü dilleri grubu olarak adlandırılmaktadır.[3] Bir dil ailesi içindeki bir dilin o dil ailesinin adı olamayacağına ilişkin dilbilimsel görüşe[4] karşın bu tez günümüzde de savunulmaya devam etmektedir. Tiflis Filoloji Bilimleri adayı İrini Asatiani adlı akademisyen “Kartveluri” yani Gürcü lehçeleri içinde yer alan Lazcanın, Megrelce ve Svanca ile beraber zaman içinde özgünlükler kazanarak “ince dilbilimsel ölçütlere göre bağımsız dil dönesine dahi ulaştıkları”[5] şeklinde ince bir saptamada bulunmaktadır. Ancak bunların halen bir dil haline gelmediklerini de eklemektedir. Gerçekte Gürcü resmi ideolojisine bağlı olmayan dilbilimciler adı geçen dilleri bağımsız ve kendi başına bir dil olduğu konusunda şüphe dahi etmemektedirler.[6]

Gürcistan'la yakınlığı ile bilinen ve İstanbul'da üç ayda bir yayımlanan Çveneburi adlı dergide makalesi yayımlanan Asatiani, Lazların 20. yüzyılın başında, ulusal sınırların çizilmesi ile Gürcistan'dan, dolaysıyla ana dilleri olan Gürcüceden koparılmalarının Lazcanın işini zorlaştırdığını, bu durumun “Lazların manevi yaşamında, ulusal bilinçlerinde ve konuşma dillerinde kendini hissettirdiğini”[7] belirtmektedir. Aşağıdaki paragraflarda, S. Canaşia ve N. Berdzenişvili adlı Gürcü yazarların “Türkiye'den Haklı İstemlerimiz” başlıklı makalede de görülebileceği gibi genç akademisyen Asatiani'nin görüşleri Gürcü resmi tezlerini özetler niteliktedir. Makalesinde yazar, Lazların Gürcü soyundan geldiğini ispatlama gayesi içindedir.

“Biz Lazlar ve Gürcüler aynı ana babanın çocuklarıyız... Kraliçe Tamara zamanında hepimiz Gürcü idik, daha sonra Gürcü, Megrel, Laz ayrıldı... Gürcü, Laz, Megrel kardeştir...”[8]

Bu ve benzeri yaklaşımlar Gürcistan'da veya Türkiye'de aynı resmi görüş etrafında toplanmış insanlarca neşredilen bütün yayınlarda rastlamak mümkündür. Bu konudaki en tipik örnek ise 1964'te Gürcistan'da “Lazeti” adıyla yayımlanan ve iki Laz tarafından yazılan, 1992 tarihinde İstanbul'da basımı yapılan “Lazların Tarihi” adlı kitaptır.

Öte taraftan Lazların Gürcü soyundan geldikleri, dolayısıyla bir Gürcü boyu olduklarına dair yaklaşımlar dille ilgili tezlere eşlik etmekte ve bu siyasi bir isteme referans teşkil edebilmektedir.[9] Çalışmamda tarihe mal olmuş bu konuyu ele almaktaki amacım, Gürcü profesörlerin “haklı” istemlerde bulunurken Lazları bir araç olarak kullanmaya çalışmaları olmuştur.

2. Dünya Savaşı sonrasında, Simon Canaşia ve Niko Berdzenişvili adlı iki Gürcü profesör “Türkiye'den Haklı İstemlerimiz” başlıklı, Türkiye'nin Batıyla daha çabuk yakınlaşmasına neden olan ve toprak istemi içeren bir makale yayınlamışlardır (Pravda, sayfa 2, 20 Aralık 1945). Bu makalede profesörler tarihsel olarak Gürcülere ait olan ve Türkiye'nin zorla ellerinden aldıkları topraklar için dünya kamuoyuna sesleniyorlardı.[10] Bu Gürcü savının konumuzla ilgili yanı ise Türkiye'den istenen toprakların bir bölümünün Lazlara mal edilmesi ve Lazların da Gürcü oldukları tezine dayandırılmasıdır. Ünlü makale yazarlarına göre, milattan önceki dönemlerde var olduğu bilinen Kolkhida Devleti'nin kurucuları Lazların ataları olan Kolkhilerdi. Lazların Gürcü olmaları münasebeti ile de bu devlet bir Gürcü devleti idi.

Miladi yılların başında Romalılar, Kolkhida'yı fethettiler. Daha sonraları, IV. yüzyılda Doğu Kolkhida'da, Gürcüce eski ulusal adı Egrisi olarak Lazika yani Laz Devleti kuruldu. Lazika'nın Kolkhida'nın kalıtısı ve Lazların Kolkhların torunları olduklarını kimse yadsıyamaz.[11]

Yazarlar, makalelerinde Kolkhilerin Lazların atası olduklarını çeşitli Bizans kaynaklarına dayandırmaktadırlar. Kolkhilerin Lazların atası olduğuna dair ortaya konan bilgiler başka tarihçiler tarafından da doğrulanmaktadır. Ancak, bugüne kadar Lazların bir Gürcü boyu olduğuna ilişkin tarihsel saptamalar hiçbir tarafsız tarihçi tarafından doğrulanmamış, sadece Gürcü resmi tarih tezi olarak kalmıştır. Konu ettiğimiz makalenin önem teşkil eden yönü ise bağlam bölümünde ele alınan ve Kolkhida olarak zikredilen devletin sınırları ile ilgilidir.

Ama sadece Doğu yani Rion Kolkhidası yoktu, bir de Batı yani Çoruh-Trabzon Kolkhidası vardı. İşte bu nedenle, Batı Kolkhida halkına ... Laz denirdi.... Megrel[12] ülkesinin kenti Trabzon'dur. Trabzon İmparatorluğu hükümdarlarına (1204-1461) İstanbul'da “Laz hükümdarları”, sahip oldukları topraklara da bazen Lazika, bazen de Kolkhida denirdi.[13]

Yazarlar, istemlerine dayanak teşkil edebilecek tarihsel referans ortaya koymaya devam etmektedirler.

Bu Laz boyunun tarihsel yerleşim bölgelerinin sınırlarını açıklamak için akademisyen Marr'ın verdiği bilgiler ilginçtir: “İstanbul'da, Türkiye'nin Karadeniz kıyılarında yaşayan herkese Laz hatta Samsunlulara ve Sinoplulara Laz denir... Erzurumlulara da Laz denir. Bir de Gümüşhanelilere ve tüm kıyı sakinlerine[14]...”[15]

Gürcü akademisyenler Canaşia ve Berdzenişvili, ayrıca, 19. yüzyılın sonlarında Türk makamlarının da Kızılırmak'a dek olan bölgeleri de kapsayan Samsun bölgesinin bile adının hala Canik, yani Çan ülkesi, yani Laz ülkesi olduğunu doğruladıklarına işaret etmektedirler.[16] Kamus-ül Alam adlı Türk ansiklopedisine referans veren yazarlar “Lazlar, Karadeniz'in güneydoğu kıyılarında, Trabzon vilayetinde yaşarlar... Kafkasya halkından sayılırlar ve Gürcü asıllıdırlar... Hatta dış görünüşleri, onların Kafkasya asıllı ve Kafkasya halkı ırkından olduklarını söyler...”[17] ifadeleri ile bir yandan ırkçı argümanlar kullanmakta öte yandan tezlerine Türk tarafından destek aramaktadırlar.

Lazların Kafkasya kökenli oldukları bilgisi hariç ortaya konanlar gerçeklerle pek bağdaşır gözükmemektedir. Zira, Lazların (Lazca konuşanların) Trabzon vilayetinde yaşadıklarına dair bu bilgi hiçbir tarihçi tarafından doğrulanmadığı gibi günümüz gerçekleri ile de örtüşmemektedir. Ayrıca, Lazların Gürcü asıllı oldukları birçok yazar tarafından ortaya konmakla birlikte, bu diller arası kurulan ilişkinin ötesine geçememektedir.

Erzurum'un Laz olarak bilindiği gibi bir iddiayı dahi öne sürmekten imtina etmeyen akademisyenler sonuç paragrafında “Trabzon'u, Giresun'u, yani Gürcistan'dan alınan toprakların yalnızca bir bölümünü oluşturan Doğu Lazistan'ı amaçlıyoruz.” cümlesiyle “haklı istemlerini” ortaya koymaktadırlar.

İsmail Avcı Bucaklişi

[1] Vanilişi, M./ Tandilava, A., Lazların Tarihi, Gürcüceden çeviren Hayri Hayrioğlu, S. 10, 3. Baskı, Ant Yayınları, İstanbul 1992.
[2] Asatiani, İrini, “Lazlar”, Gürcüceden çeviren Hacer Özkan, Çveneburi, Sayı 31, S. 23, İstanbul 1999.
[3] Canaşia, S./ Berdzenişvili N., Gürcüstan Tarihi, Gürcüceden çeviren Hayri Hayrioğlu, Sorun Yayınları, İstanbul, 1997.
[4] Bucaklişi, A. İsmail: “Japon Dilbilimci Kojima Goişi ile Söyleşi”, Kafkasya Yazıları, Çiviyazıları Yayınevi, İstanbul, 1997, Sayı 7.
[5] Asatiani, adı geçen eser.
[6] Kojima, adı geçen eser.
[7] Asatiani, adı geçen eser.
[8] Aynı yerde.
[9] Canaşia, S./ Berdzenişvili N., “Türkiye'den Haklı İstemlerimiz”, Çeviren Mehmet Özata, Tarih ve Toplum dergisi, Cilt 8, Sayı 46, S. 241, İstanbul, 1987.
[10] Aynı yerde.
[11] Aynı yerde.
[12] Burada Megrel denilmekte ancak Megrellerle Lazların aynı dili konuşan halklar olmasından dolayı “Lazlar” kastedilmektedir.
[13] Canaşia/ Berdzenişvili, aynı yerde.
[14] Yazarlar bu bilgiyi Nikolay Marr'ın “Türkiye Lazistanı'na Gezi” adlı makalesine dayandırmaktadırlar.
[15] Canaşia/ Berdzenişvili, aynı yerde.
[16] Aynı yerde.
[17] Aynı yerde.