ANASAYFA

BİR BEYİN HASTALIĞI: ŞİZOFRENİ

Şizofreni, düşünceleri, algıları, duyguları ve davranışları etkileyen ve hastanın işlevlerinde önemli bozukluklara neden olan belirtilerin görüldüğü kronik bir hastalıktır. Şizofreni zihin bölünmesidir, epilepsi gibi bir beyin hastalığıdır. Bütün kronik hastalıklar (Şeker hastalığı, astım, romatizma...) gibi alevlenme ve yatışma dönemleri gösterir. Tedavi edilebilir bir hastalık olmakla beraber zaman zaman alevlenme dönemleri olabilir, hastaların önemli bir kısmında hastalık tamamen ortadan kalkmayabilir. Hastalık genellikle 15-25 yaş aralarında başlamakla beraber orta yaşlarda başlaması da mümkündür. Hastalık ne kadar erken yaşlarda başlarsa kişilik üzerindeki hasar o kadar fazla olur ve normal bir yaşam sürme şansı azalır.

Hastalığın ilk veya akut döneminde hezeyanlar ve halüsinasyonlar gibi şiddetli psikotik belirtiler görülür. Halüsinasyon, diğer insanların hissedemediği şeyler duymaya, görmeye ve hissetmeye verilen addır. Olmayan nesneler, objeler görme, kokular duyma gibi. Hezeyanlar ise, başkaları için uygunsuz ya da olanaksız görünen, doğru olmayan tuhaf fikirlerdir. Birinin hastanın düşüncelerini kontrol ettiği veya hastayı sürekli olarak izlediği şeklinde bir inanç gibi. Akut dönemi belirtilerin yatıştığı dönem izler. Şizofreni hastalarında depresyon belirtileri sık görülür. Hastalarda bellek, problem çözümü ve planlama gibi düşünce süreçleriyle ilgili bozukluklar da ortaya çıkabilir. Şizofreni hastalarının büyük bölümü üretken bir yaşam süremez ve yalnızca yüzde 20’si, genellikle az beceri gerektiren işlerde çalışabilir.

Sebebi kesin olarak bilinmemekle birlikte, kalıtımın, biyokimyasal, ruhsal, toplumsal, çevresel etmenlerin şizofreninin ortaya çıkışında rolü oynadığı bilinmektedir. Şizofreninin, biyolojik olarak yatkınlığı olan bir insanda, bir dış etmenin etkisiyle ortaya çıktığı söylenmektedir. Şizofreni olan kişide giyime özeni artar, ancak kendisine bakımı azalır. Bazılarında yüz ifadesi donuklaşır. Bazı kimselerin ise dış görünümünde rahatsızlık öncesi ve sonrasında herhangi bir farklılık olmaz. Mimikler ve jestlerde azalma, çevrede olup bitenlere karşı ilgisizlik görülebilir. Ancak bu durum o insanın duyguları olmadığı anlamına gelmez. Burada söz konusu olan duygularını anlatmakta sorun olmasıdır. Yüz ifadesinde bir donukluk olmaksızın bazı kimselerin duygusal çökkünlük, bunaltı, endişe, kızgınlık içinde oldukları gözlenebilir. Şizofreni için hastalıktan önce haber verecek tipik bir belirti yoktur. Hastanın konuşması bir ölçüdür. Bazen konuşmada bir dağınıklık olur. Konuşma bazen anlaşılır ve diyalog kurmaya imkan verir. Kendisine özgü anlamı olan sözcüklerle, gereksiz ayrıntılarla doludur. Konuşmada mantıksal uyum yoktur. Sözcükler arasında anlam bütünlüğü kurulamayabilir.

Bazıları başkalarından zarar görecekleri endişesi içinde takip edildiklerini, öldürüleceklerini, insanların kötü maksatla kendileriyle uğraştıklarını düşünebilirler. Bu nedenle dışarı çıkmaktan korkarlar. Eve kapanırlar. Yemeklerine zehir katılacak diye yemek yemek ve ilaç içmek istemezler. Bir kısmı kendileriyle ilgili yayın yapıldığı düşüncesiyle televizyondan, gazetelerden rahatsız olurlar. Bazı insanlar tarafından düşüncelerinin çalındığını düşünürler. Bazı olağanüstü yetenekleri olduğunu söyleyebilirler. Yanlarında kimse olmamasına rağmen, birileriyle birlikte gibi kendi kendileriyle konuşabilirler.

Şizofreni hastaları, bir psikiyatri uzmanının kontrolünde uzun süreli ilaç tedavileriyle günlük yaşantılarına dönebilirler. Tedavide, ilaçlara ek olarak destekleyici ve bilgilendirici bireysel, grup ve aile tedavilerinin uygulanması da önemli yararlar sağlar. Şizofreni olan bir insan, hastalığın aktif dönemini yaşamıyorsa, evlenebilir. Halk arasında evliliğin şizofreniye iyi geleceği düşüncesi vardır, ancak bu doğru değildir. Şizofreninin bir suç veya ceza ile hatırlanmayı gerektiren bir hastalık değil, biyolojik bir hastalık olduğunun bilinmesi gerekir. Ailesi tarafından her zaman kızgınlık dolu sözler duyan ve şiddet gören şizofreniler ilaçla da iyileşemezler. Bunun için de, şizofreninin ne çeşit bir hastalık olduğuna ilişkin ayrıntılı bilginin aileye de verilmesi gerekir. Şizofreninin tedavisinde, hastalık öncesi eski arkadaşların dostça yaklaşımı da çok önemlidir. Bu ciddi hastalık yeryüzündeki her yüz kişiden birini etkiliyor. Dünyada 60 milyon, Türkiye’de ise 600 bin şizofreni hastası bulunuyor.



                                                                                                                                                              LAZURİ