ANASAYFA

ANTİ-EMPERYALİST BİR ÖNDER: ÖMER MUHTAR

Libya’daki anti-emperyalist direnişin lideri ve sembolü olan Ömer Muhtar, 1862 yılında Defne bölgesinin Batnan kasabasında doğdu. Annesi Aişe binti Muharib’tir. Ömer Muhtar, ilköğrenimini babası Muhtar’dan aldı. Babası 1878 yılında hac vazifesi sırasında öldü. Babasının arkadaşı olan Seyyid El Giryani Ömer Muhtar ve kardeşi Muhammed‘e babalık etti. Giryani, Ömer Muhtar’ı ve kardeşini Cağbub’taki İslâmi Bilimler Akademisi’ne gönderdi. Ömer Muhtar, bu akademide sekiz yıl köklü bir din eğitimi aldı. Bir yandan okudu bir yandan da marangozluk, ziraatçılık, demircilik ve duvar ustalığı gibi sanatları öğrendi. Muhtar, liderlik özelliklerine rahipti. Bu yüzden Cağbub Üniversitesinin temsilcisi olarak Sudan ve Mısır’a gönderildi. Ömer Muhtar, kabilelerin arasında çıkan anlaşmazlıklarda arabulucu olarak görev aldı. Cağbub Üniversitesinden sonra Kasur zaviyesinin başına getirildi. Daha sonra güneydeki Ayn Kalak zaviyesi şeyhliğine atandı. İşgalci Fransız askerlerinin bölgeye girmesini engelledi. Daha sonra tekrar Kasur zaviyesi imamlığına getirildi. 1911 yılına kadar burada çalıştı. Ömer Muhtar Senusi tarikatının mensubuydu. 19. yüzyılda Kuzey Afrika’da ortaya çıkan bu tarikat kısa zamanda gelişti.

Emperyalist İtalya’nın uzun zamandır Libya topraklarında gözü vardı. İngiliz emperyalistleri, Mısır’a el koymuştu. İtalyan emperyalizmi, 27 Eylül 1911’de çıkartma yaptı. İtalyan askeri yetkilileri, işgalin 15 günde tamamlanacağını sanıyorlardı. Ne var ki, Libya halkı işgalcilere karşı durdu ve büyük bir direniş gösterdi. Ömer Muhtar, direniş lideri olunca, kabileleri 100-300 silahlı atlı ya da yaya olarak küçük gruplar halinde örgütledi. Bu partizan gurupları, işgalcilerin askeri kollarına, nakliyelerine, karakollarına baskınlar yapıyordu. Ömer Muhtar’ın liderlik yaptığı partizan gurupları bütün Libya halkı tarafından destekleniyordu. Ömer Muhtar, partizan hareketinin karargahını Calu vahasının Cebel-i Ahdar (Yeşil dağ) bölgesine kurdu. Ömer Muhtar, istihbarata da önem veriyordu.

Partizan direnişinin başarısı için iyi bir teşkilatlanma gerekiyordu. Bu da bir kısım ekonomik ve askeri yardımları gerektiriyordu. Ömer Muhtar, bir ara bunu temin için gizlice Mısır’a gitti ve İdris Senusi ile bir takım görüşmelerde bulundu. Ancak İdris, Mısır ve İtalyan hükümetlerinin arasını açmamak için böyle bir yardımı kabul etmedi. Ömer Muhtar’ın Mısır’da olduğunu öğrenen İtalyan gizli haber alma örgütü, onun barış masasına oturması için ikna etmek üzerine bazı ajanlarını Mısır’a gönderdi. Bu ajanlar Ömer Muhtar'ı Mısır’da bulup ona kendilerine göre cazip tekliflerde bulundular. Ömer Muhtar’ın cevabı anlayana şamardı. Bu büyük dava adamından tarihi bir şamar yiyerek elleri boş dönmek zorunda kaldılar. İdris es Senusi ile yaptığı görüşmelerden ümidini kesen Ömer Muhtar, Mısırlı müslümanların bazılarından aldığı yardımla, beraberindeki heyet ile Cebelü’l-Ahdar’a döndü. İtalyan gizli servisinin planladığı bir suikast başarısızlıkla sonuçlandı.

Partizanlar atacak kurşun bulamazken, işgalcilerin günün her türlü modern silahına sahipti. Kuvvet dengesi olmayan bu savaşta, işgalciler için her yolu deniyordu. İşgalciler, partizanların halktan yardım görmesin diye hayvanları telef ediyor, ürünler zarar veriliyor ve ormanlar yakılmaktaydı. İşgalciler, ikinci işgal döneminde hava kuvvetlerini ve zırhlı araçları da kullandılar. Bu, partizanlara büyük kayıplar verdirdi. Ormanlıkların yakılması, partizanların kontrol edilmesini kolaylaştırdı. İşgalciler, bilindiği kadarıyla, 1923’den 1929’a kadar 141.766 küçük ve büyükbaş hayvanı katlettiler. Yine bu yıllar öldürülen partizan sayısı, işgalcilerin istatistiklerine göre 4.329 idi.

İşgalciler, Libya halkının direnişi kıramıyordu. Roma hükümeti beş sene içinde Sireneyka’ya beş vali göndermişti. Partizanları yenemediler. İtalyan askerleri ilk yıllarda ciddi kayıplara uğradılar. 1927 yılı partizanlar için zaferlerle dolu olarak geçti. Mart ayında İtalyanların 7 taburundan 50 askeri araç pusuya düşürüldü. Partizanlar pek çok düşman uçağını düşürdüler. Yüksek rütbeli işgalci subayı öldürüldü. Partizanlar, düşmanın cephane ve topuna el koydu. İşgalciler yeni tedbirler düşünmeye başladı. 13 tane kabile şeyhini satın aldılar. Ömer Muhtar’ın çocukluk arkadaşı, hain Senusi şeyhi Şerif el Giryani işgalcilere akıl verdi.

Savaşın uzaması, katliam ve kıtlığın insanları telef etmesi, işgalcilerin bazı kabile reislerini kandırması direnişi zaafa uğrattı. Bazı kabile şeyhleri Ömer Muhtar’a İtalyanlara teslim olmasını ve kendi bölgelerinden gitmesini, yoksa kendisini düşman sayacaklarının açıkladılar. Ömer Muhtar bütün kabile reislerini umumi meşverete davet etti. Kasr el Mecahir’de akdedilen geniş çaplı toplantıda herkes özgürce reyini ortaya koydu. Ortamın alabildiğine gergin ve elektrikli olduğu bir anda Ömer Muhtar sürekli cebinde taşıdığı küçük mushafını çıkararak elini onun üzerine koydu ve tarihe geçen şu mükemmel sözlerle herkesi susturdu: “Vallahi, ya zafer veya şehadete ermeden bu dağları terk etmeyeceğim ve İtalyanlara karşı devam eden bu savaşı asla durdurmayacağım. Mısır’a gitmek isteyenler buyurup gitsinler, İtalyanlara teslim olup ölümden kurtulmak isteyenler de teslim olsunlar, hiç kimse onları tutmuş değildir.”

1929 yılında durum şöyleydi; sahildeki bütün şehirler ve Cebel-i Ahdar’ın kuzey taraflarını işgalciler kontrol ediyordu. İşgalciler, bu tahkim edilmiş noktalar arasında hava filoları ile, mekanize birlikleriyle ve özellikle sömürgeleri olan Eritre’den getirdikleri zavallı insanlardan oluşturdukları piyade askerleri ile sürekli devriye geziyorlardı. Artık Partizan savaşına karşı aynı şekilde karşı koyuyorlardı. Ancak direnişi durduramıyorlardı. 8 Kasım 1929’da Partizanlar Bingazi’deki İtalyan karargahına saldırdılar. Buradaki İtalyan birliğini tamamen ortadan kaldırıp, karargahı havaya uçurdular. Bu, işgalcileri şaşırttı. Sonunda Faşist lider Duçe Mussolini duruma el koydu ve general Rodolfo Graziani’yi 10 Ocak 1930 tarihinde Libya’ya gönderdi. Graziani, komutanların en tecrübeli ve en acımasız olanıydı. Graziani, hem prestijini kurtarmak hem de partizanların Mısır hududundan yardım almalarının önünü kesmek için Libya’nın güneyinde İtalyanların ulaşamadığı tek toprak parçası olan Kufra’yı işgal etti. 1931 Ocak ayında çöl aşıldı ve Kufra düştü. İşgalcilerin Kufra’da yaptığı katliam, işkence ve tecavüzler dillere destandır.

11 Eylül 1931...Ömer Muhtar ve yanındaki bazı partizanlar, sahabelerden Sidi Rafi’nin Sılanta bölgesinde bulunan kabrini ziyaret etmeye karar verdi. İtalyan istihbaratı onun bölgedeki varlığını haber aldı. Partizanlar, vadiyi her yönden saran işgalcilere yine direndiler. Ömer Muhtarın da atı vurulup yıkıldı. Ancak yetmişini geçkin Ömer Muhtar silahını bırakmadı. Elinden yaralandı, tüfeği diğer eline aldı. Mermisi bitince işgalci askerler üzerine çullandılar. Onu esir aldılar. Onu, önce Sûse’ye sonra Bingazi’ye 60 km uzaklıktaki Suluk’a götürüldü. Burada işgalcilerin genel kumandanı Graziani’nin karşısına çıkartıldı.

Partizanların teslim olması teklifini reddeden Ömer Muhtar, 15 Eylül 1931 günü İtalyan sıkıyönetim mahkemesine çıkarıldı. İdam kararı veren mahkemeye şunları haykırdı Ömer Muhtar: “Hüküm ve karar yalnız Allah’ındır. Sizin bu sahte ve uydurma hükmünüzün hiçbir geçerliliği yoktur. İnna lillah ve inna ileyhi raciun (Biz Allah’tan geldik ve yine ona dönücüleriz)”. Aynı gün, sakin ve korkusuzca idam sehpasına çıkan Ömer Muhtar, toplama kamplarından getirilen binlerce Libyalının gözleri önünde idam edildi. Bu anti-emperyalist partizan lideri Ömer Muhtar, ünlü aktör Anthony Quin’in başrol oynadığı, 1980 yapımlı “Çöl Aslanı” filmin sayesinde ile bütün dünyada tanındı.



                                                                                                                                                              LAZURİ