ANASAYFA

ŞEHİD EMİR HATTAB

Hayatını cihada adamış kahraman yiğit komutan Hattab (Samir ibni Salih bin Abdullah), varlıklı ve kültürlü bir ailenin çocuğu olarak 1970 yılında Ürdün’de doğdu. Çok cesur, kuvvetli ve gözü pek bir genç olarak yetişmişti. İşgalci Rusya güçlerinin Afganistan, Tacikistan ve Çeçenistan işgallerine karşı Müslüman kardeşlerinin özgürlük mücadelesinde en ön saflarda yer aldı. Özellikle Çeçenistan cihadında, birinci ve ikinci savaş sırasında isminden çokça söz ettirdi. Rus güçlerinin ağır kayıplar verdiği operasyonlarda hep onun adı vardı ve adeta işgalci Rus güçleri için korkulu rüya haline gelmişti.

Karşı saldırı ve ateşlerden kaçmaması ve yaralandığında acısını gizlemesi ile tanınır. Sovyet güçlerine karsı birçok operasyon, pusu ve baskınlarda bulunmuş ve 1988- 1993 yılları arasında Celalabad, Host ve Kabil’in fethinde bulunduğu Afganistan'daki bütün önemli operasyonlara katılmıştır. Komünistler bozguna uğrayıp, Sovyet ordusu Afganistan’ı terk etmek zorunda kaldığı zaman, Hattab ve bir grup arkadaşı 1993 yılında Tacikistan'ın yolunu tuttu. Tacikistan'da 2 yıl boyunca karlı, dağlık arazide cephane ve mühimmat eksikliği içinde mücadele etti. 1995 başında küçük grubu ile Afganistan'a dönen Hattab, 1995 baharında 8 mücahit arkadaşı ile birlikte Çeçenistan'a geçti.

Hattab ve arkadaşları Afganistan'dan geldiklerinde bölgelerindeki Çeçenlere savaş ve İslami eğitim vermekle işe başladılar. Çeçenistan'da (Khartoshoi 1995, Shatoi 1996, Yashmardy 1996) ve Rusya içinde (Dağıstan 1997 ve 1999) çok önemli operasyonlara katıldılar. 16 Nisan 1996 tarihinde komutasındaki 50 kişilik mücahit grubuyla 50 araçtan oluşan Rus konvoyunu tamamen imha ettikleri Shatoi pususu en şanlı operasyonlarından birisidir. Rus kaynakları bu pusuda 26’si rütbeli 223 Rus askerinin öldüğünü ve bütün araçların bertaraf edildiğini bildirmişti. Bundan birkaç ay sonra Hattab grubu ile Rus askeri kışlasına yaptığı baskında Rus helikopterlerini uzaktan yönlendirilen tanksavarlarıyla düşürdüler. Ayrıca grubundan bazı mücahitler 1996 Ağustos’unda Şamil Basayev’in komuta ettiği ünlü Caharkale saldırılarında görev almıştır. 22 Aralık 1997’de komuta ettiği 100 Çeçen ve yabancı mücahitten oluşan grubu ile Rusya içine 100 km sızarak 136. motorize zırhlı tugayına saldırıda bulunmuştur. Bu baskında 300 Rus aracı tahrip edilmiş ve birçok Rus askeri öldürülmüştür. Hattab, Ruslar Kafkasya'dan Orta Asya’ya kadar bütün Müslüman topraklarını tamamen terk edip gidinceye kadar onlarla savaşmaya azmetmişti.

1996 yılının sonbaharında Rusya’nın Çeçenistan’dan çekilmesinden sonra Hattab Çeçenistan’da “Milli Kahraman” ilan edildi. Şamil Basayev ve Salman Raduyev gibi Çeçenistan’ın en büyük kumandanlarının da katıldığı bir törenle kendisine “Üstün Cesaret Madalyası” takdim edilip ayrıca Çeçenistan hükümetince general rütbesi ile onurlandırıldı. Cevher Dudayev şehadetinden önce hal ve davranışlarıyla Hattab’ı her zaman takdir ettiğini göstermiştir.

Onun hayatı bütün Müslüman gençlere örnek bir hayattı. Zeki ve cesurdu. Askerleri tarafından çok sevilir, ciddiyetsizliğe tahammül edemezdi. Askerlerini sürekli teftiş eder, kişisel problemlerini çözer ve harcamaları için kendi cebinden harçlık verirdi. Çeçenistan ve Kafkas gençlerinin İslami ve askeri eğitimlerini alması konusunda gayretli ve öncü isimler arasındaydı. O gösterdiği izzetli direniş ve fedakârlıklar ile sadece Çeçen ve Kafkas halkının değil, tüm dünya Müslümanlarının sevgisini kazanmıştı. 15 yıl boyunca Rus işgaline karşı İslam coğrafyasını savunmak için Müslüman kardeşlerinin yanında yer aldı. Her operasyonda en önde yer aldı. Sayısız yara aldı. Düşman güçlerine büyük yenilgiler tattırdı. Dünyanın süper güç olarak bildiği işgalci Rusya ordusunu yapmış olduğu operasyonlar ile çaresiz ve aciz konuma düşürdü. Kendisi ile cihad meydanlarında baş edemeyen işgalci güçler, ona ihanet çemberi ördüler ve komutan Hattab’ı zehirleyerek 19 Mart 2002’de şehid ettiler. Rusça, İngilizce ve Peştunca bilen Hattab, Suudi Arabistan’ın doğusundaki El Danah bölgesinde ailesi tarafından toprağa verildi. Şehadeti Müslümanları üzse de, komutan Hattab’ın gurubu onun göstermiş olduğu yoldan ilerlemekte ve Çeçenistan’daki işgalin karşısında direnişlerine devam etmektedir.



                                                                                                                                                              LAZURİ