"ÖLÜMÜN EŞİĞİNDE BİR DİL: LAZCA"

Türkiye'de www.kolkhoba.org adıyla ilk Lazca internet sitesini kurduklarını söyleyen sitenin editörü Erkan Temel, Lazca'nın ölümün eşiğinde bir dil olduğunu belirtti. Girişimlerinin Lazcanın bir tarihinin, kültürünün, edebiyatının olduğunu gösterme amaçlı olduğunu belirten Temel, TRT'nin Lazca yayına yer vermemesini de eleştirdi. TRT'de diğer diller gibi Lazca yayının yapılması gerektiğini belirten Temel, “Çünkü bu ülkede Lazlar da yaşıyor. TRT'ye yayın için dilekçeyle başvurduk. Fakat herhangi bir cevap verilmedi” dedi.

Öncelikle, internette Laz diliyle yayın yapan bir site kurdunuz, bundaki amacınız nedir?

Bize böyle soruların sorulacağını bildiğimiz için sitemizin ana giriş kısmına Lazca, Gürcüce ve Türkçe olmak üzere üç dilde misyonumuzu kısaca anlattık. Gazeteciliğin altı kuralı olan beş N bir K ile cevap verdik. Dolayısıyla, neden böyle bir siteye ihtiyaç duyduğumuzu, ne amaçla yola koyulduğumuzu, hangi yöntemlerle materyal bulduğumuzu, bu çalışmalarımıza ne zaman başladığımızı ve ne kadar süreceğini, daha önce nerede yaşadığımızı ve şu an nerede yaşadığımızı, kimlerle gönüldaş ve yoldaş olduğumuzu ve kimlerle aynı safta yer alacağımızı ifade ettik. Öncelikle Lazca’nın yaşayan bir dil olduğunu vurgulamak lazım. Türkiye'de Laz kavramının etnik olarak değil de coğrafik olarak kullanıldığı da bir gerçektir. Yani şu anki var olan kanı Lazca'nın, Türkçe'nin Doğu Karadeniz'de konuşulan bir şivesi olduğudur. İşte bizim girişimimiz aslında bu dilin bir tarihi, kültürü, edebiyatının olduğunu gösterme amaçlıdır. Ölümün eşiğinde olan bu dili bir şekilde -geçmiş kuşaklardan nasıl kendi kültürümüzü aldıysak- gelecek kuşaklara aktarmak istiyoruz.

Sitenizde nelere öncelik veriyorsunuz ve Lazcanın dışında dillere de yer veriyor musunuz?

Yaşayan bir dilin ispatı olduğu için sadece müzikler, klipler, şiirler değil, makaleler, söyleşiler ve özellikle haber portalı şeklinde bir yayın yapmak istiyoruz. TRT'nin diğer dillerde yayın yaparken Lazca'ya yer vermemesi dolayısıyla aslında sanal alemde bir şekilde buna cevap vermiş oluyoruz. Biz özellikle yaşayan dil vurgusunu atfetmek için haber portalına önem verdik. Zaten siteyi açtığınızda karşınıza haberler çıkıyor. Tabii biz bir ajans değiliz, ama güncelliğini sürdüren haberlere ağırlık veriyoruz. Amacımız ayda ikişer kez haberleri değiştirerek 12 tane haber girmek. Öncelikle iki alfabe kullanıyoruz. Bunlar Gürcü ve Latin alfabeleri. Onun için sitenin değişimi iki alfabe kullanıldığından dolayı sıkıntılı oluyor. İki alfabeyle üç bölüm yapıyoruz. Latin harfleriyle Lazca, Gürcü harfleriyle Lazca ve Türkçe bölümü var. Tabii bir aydır yayında olmamız bazı sıkıntıları beraberinde getiriyor. Haberlerin haricinde, yavaş yavaş materyal girişine devam ediyoruz. Söyleşilerimiz devam ettiği gibi röportajlarımız da olacak. Ve ayrıca yeni makaleler konacak. Dolayısıyla canlı ve dinamik yayına devam edeceğiz.

Dünyada Lazca yayın yapan ilk site olduğunuz söyleniyor, doğru mu?

Dünyada Lazca yayın yapan ilk siteyiz. Sadece Türkiye'de değil dünyada ilk Lazca site oluyor. Hem de iki alfabeyle yapmış oluyoruz. Şu an Gürcüstan içerisinde yaşayan Megrel olarak tabir ettiğimiz Hıristiyan Lazlar, Gürcü alfabesini kullanıyorlar. Bu alfabe yeryüzündeki 19 alfabeden biridir. Tarihi bir değeri olan ve eski bir alfabedir. Bu alfabeyle Lazca'nın yayını bir kere hiç yoktur zaten. Latin alfabesiyle Lazca ise bazı sitelerde kısmen yer alıyordu.

Lazların nüfusu fazla olmasına rağmen kendi kültürlerine neden sahip çıkmıyorlar ve neden bu yönlü yayın sayısı az?

Sorunuz güzel bir soru zaten. Nüfus olarak belli bir yoğunluğa sahip olmasına rağmen, neden kendi dillerinde yayın yapmazlar? İki sebebi var bana göre. Birincisi, yeterince bilgi ve deneyimleri yok. Yani hem örgütsel hem de dili bilme ve dili kullanma açısından altyapı sorunu var. İkincisi de dili yaşatma ve aktarma konusunda bir kaygıları yok.

En azından ben kültürün siyasallaştırılmasını veya bunun üzerinden siyaset yapılmasını hiç hoş bulmuyorum. Kültür bütün insanların ortak varlığıdır. Her türlü siyasi görüşe sahip insanlar bir dili kullanırlar. Bunu sadece bir siyasi görüşe tekabül eder biçimde yaptığınız zaman zaten ilgisi olan insanların bundan uzaklaşmasına sebep olursunuz. Ayrıca bir şekilde insanların ilgilerinin körelmesine sebep olursunuz. Onun için biz kültürü bir ortak değer olarak algılıyoruz. Bütün insanların buna sahip çıkması gerektiğini düşünüyoruz. Tabii ki, her insanın bir siyasi bakış açısı vardır, ama siyasallaşma farklı bir şeydir. Önyargılar oluştuğundan dolayı itici bir konu oluşturuyor. Dolayısıyla biz diyoruz ki, herkes katkı sağlasın, herkes omuz versin ve herkes ilerlesin. Çünkü bu dilin ölümü tüm Lazların ölümü, hatta Gürcüstan'daki Megrellerin ölümü olacaktır.

Yayını sadece Türkiyeli Lazlara mı yapıyorsunuz. Ayrıca, sitenize yönelik olumlu bir ilgi var mı acaba, varsa nasıl buluyorsunuz bu ilgiyi?

Biz sitemizde sadece Türkiyeli Lazlara değil, dünya üzerindeki tüm Lazlara sesleniyoruz. Yani daha global bakmış oluyoruz. Çünkü Türkiye'den çok Kafkasya'da Lazlar yaşıyor. Biz açıkçası yeterince tanıtım yapamadık. Tanıtım yapmaya da yeni başladık. Fakat bir aylık zaman içerisinde, günlük tanıtım yapmadan yüz kişiye ulaştık. Biz istiyoruz ki, Lazlar ortak hareket etsin. Kurulduğumuzdan beri bazı Laz siteleri tanıtım bile yapmadı. Diyoruz ki, dillerini birlikte yaşasınlar, endişeleri birlikte yaşasınlar.

Biz dertliyiz. Bizim dilimize ne TRT sahip çıkmış, ne Laz bildiklerimiz sahip çıkmış. Mesela Kazım Koyuncu benim hemşerim. Bazı şarkılarıyla katkısı oldu ama bu yeterli değil. Yani demek istediğim Lazca sadece şarkılarda ifade edilmemeli. Sonuçta Lazlar bir halktır. Bu dili sadece bir iki şarkı ile ifade etmeye çalışmak benim ağrıma gidiyor. Biz bir şekilde anadilde öğretim yapılması gerektiğini söylüyoruz.

Şu an bir site çalışmanız var. Başka çalışmalarınız olacak mı ve ekipman olarak yeterli misiniz bu çalışmalar için?

Bizim aslında ekibimiz kısıtlı. Bu şekilde homojen düşünceye sahip insanlar sınırlı. Başlangıçta üç ayda bir çıkartmaya çalıştığımız ve adı da üç ay anlamına gelen “Sumtuta” ismiyle bir dergi çıkaracaktık. Bunu biraz erteledik. Dolayısıyla süreç içerisinde site yayınının daha uygun olacağını düşündük. Fakat ilerde dergi çıkmasa bile sanal ortamda dergiyi çıkarmayı düşünüyoruz. Şu an Türkiye'de Lazların basılı bir dergileri bulunmuyor. Fakat “Skani Mjora” ismiyle bir dergi çalışması içerisinde olduklarını duyuyoruz. Açıkçası biz bir şekilde sanal ortamda dil öğretimi yapmayı düşünüyoruz. Yani “sanal dershane” biçiminde bunu yapmayı uygun buluyoruz. Tabii bir sanayici veya bir işveren bize destek verirse kurs açma konusunda altyapıya sahibiz. Gramatik ve bilimsel olarak bu dilin öğretilmesi noktasında ekibimiz mevcuttur.

Anadilde eğitim konusundaki düşünceleriniz nelerdir?

Kesinlikle anadilin öğretilmesi gerektiğini ve TRT'de de diğer diller gibi Lazca yayının yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü bu ülkede Lazlar da yaşıyor. TRT'ye yayın için dilekçe ile başvurduk. Fakat herhangi bir cevap verilmedi. TRT olumlu baktıklarını belirtti, ama ortada sonuç yok. Bu konuda siyasi ve tarihsel bazı kaygılar var sanırım. Sebebini de bize iletmiş değiller. Dolayısıyla biz TRT'nin yayın yapmasını bekleyecek değiliz. Ve kendi imkanlarımızla sanal ortamda bunu yapmaya çalışacağız.

Gazeteci Talip Kaynar' ın yaptığı söyleşi "Ülkede Özgür Gündem" gazetesinde 19.05.2006 tarihinde yayımlanmıştır.