"ADIĞE BİRLİĞİ MEGREL-LAZLARA MODEL OLACAKTIR"

Kafkas halklarının kardeşliği üzerine yayın yapan kolkhoba.org sitesinin kurucularından Xopuri Lazi, Jıneps Gazetesi yayın kurulu üyesi Yalçın Karadaş (Keref) ile bir söyleşi yaptı.

Sayın Karadaş bize kendinizi tanıtır mısınız?

Kayseri, Pınarbaşı (Azey), Büyük Kabaktepe (Tambi Hable) Köyü, 1960 doğumluyum. İTÜ Mimarlık Fakültesi mezunuyum. Çerkes (anne Abaza, baba Adığe) kökenli bir TC vatandaşıyım. Jıneps Gazetesi Yayın Kurulu üyesi ve Demokrasi İçin Çerkes Girişimi (DİÇEG) sözcülerindenim.

Çerkes ulus bilinci, dili, kültürü ve tarihi adına yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?

1977 yılında üniversiteye girdiğim günden başlayarak, Çerkes ulusal sorununa çözüm getirme amaçlı duvar gazetesi (Savsırıqo) yayımlamak, halk oyunları ekibinde (İTÜ HBT Kafkas ekibi ve Kafkas Kültür Derneği Halk Dansları çalışmaları) oynamak ve öğreticilik yapmak, gazete ve dergi çıkartmak (Jıneps Gazetesi), Yayıncılık (Nart Yayıncılık) ve yazmak (Son ikisi, Çerkes Kimliği ve Türkiye’yi Anlamak), Adığece çeviri yapmak, sivil inisiyatifte yer almak (Demokrasi İçin Çerkes Girişimi-DİÇEG), açlık grevi, imza kampanyası, gibi çalışmalarla elimden gelen konularda halkıma ve Türkiye’deki demokratikleşme çabalarına katkı koymaya çalışıyorum.

Çerkesliğin etnisite ve/veya diğer birleştirici unsurlarından bahseder misiniz? Çerkeslik ne demektir? Kimler Çerkesdir? Çerkes tanımlaması anavatan ve diasporada nasıl algılanıyor? Diasporadaki tanımlama sizce doğru bir tespit mi? Ortak bir Çerkes ulus bilinci mevcut mu?

Binlerce yıldır birlikte yaşamanın koşulları ile ortaya çıkmış ve diaspora yaşamına mahkum edilmiş Çerkes halkları için ortaklıklar yoğun ve belirleyicidir. Farklılıkları asla reddetmeden ortak bir Çerkes kimliği ve bilincini diasporada yaratmanın koşulları hep vardı ve bugün de vardır. Ancak anavatanda bu sürecin sancılı olacağı ve başarı şansının güçleştirildiğini söylemek gerek.

Çerkes ve Çerkesya terimleri 16. yy. sonuna kadar Kafkas Dağları’nın kuzeyinde yaşayan tüm halkları kapsayan bir ortak kavram idi. Rusya’nın yayılmacı politikaları bunu değiştirdi ve bugün diasporada üst kimlik olma şansı bulan kavram anavatanımızda hiç de öyle değil. Çünkü RF da Sovyet dönemi şartlarının oluşturduğu, neredeyse bu bölgede her şiveye farklı ulus yaratma politikası varlığını sürdürme çabasında.

Ancak ne hikmetse örneğin Gürcistan için durum bize bilimsel diye sunulanın tersinedir ve pek çok farklı etnik -gönülsüz olsa da- tek bir kimliğe asimile edilmektedir (Megrel-Laz ve Svan gerçeği). Yani ortada apaçık bir “çifte standart” vardır.

Bu çift yüzlü emperyal politikaya göre Adığeler dörde (Kabardey, Çerkes, Adığe ve Şapsığ), Abazalar üçe (Abhaz, Aşuwa ve Aşkaruwa), Waynakhlar ikiye (Çeçen ve İnguş), Osetler ikiye (Digor ve İron), Kıpçak kökenliler ikiye (Karaçay ve Balkar), Dağıstan halkları ise onlarca parçaya ayrılmıştır. Bu yapılanma ve siyasi duruşa göre örneğin Adığelerle diğer tüm Kafkas halkları farklıdır. Son yıllarda Abazalar, Adığeler ve Ubıhların akrabalık ilişkisi bilimsel tezlerle saklanamayacak kadar ortaya döküldüğü için, artık bir gerçekliktir. Ancak, örneğin yine bu ötekileştirici teze göre otokton halk olan Çeçenler ve Dağıstanlılar ile komşuluk dışında bağ yoktur. Karaçay ve Osetler ise bunlara göre otokton olmayıp, sonradan Kafkasyalı olmuşlardır; ilki Türki bir halktır, ikincisi ise Hint-Avrupa halkıdır. Bunları yabancılaştırmak ve halkları birbirlerinden olabildiğince uzaklaştırmak haksız sistemin devamı için önemlidir.

Ne yazık ki bu tez oldukça fazla taraftar bulmaktadır. Bu anlayışın bölgede barış ve istikrarı sağlayamayacağı ortadadır. Çünkü 19. yy.a ait ulus ve devlet yaratma tezleri artık günümüzde geçerliliğini yitirmiştir. Bundan sonra “gönüllü birliktelik” ve “çok dillilik ve çok kültürlülük” yeni birliktelikleri ve çağdaş devletleri yaratacak gibi görünmektedir. Dolayısıyla diasporadaki birleştirici ve ötekileştirmeyen Çerkes üst kimlikli anlayışın başarı şansı yüksektir.

Çerkes ulus hareketinin tarihçesinden bahseder misiniz? Çarlık Rusya’sıyla savaş sırasında mı şekillendi yoksa Sovyetler Birliği döneminde mi tescil edildi? Daha öncesi de mevcut mu? Şu anki konumu nedir?

Biz Kafkas halkları modern ulusların geçtiği yoldan 200 yıl sonra geçmeye başlıyoruz. Çerkesler 19. yy.lara kadar modern ulus ve devlet aşamalarına ancak gelebildiler. Kabileler halinde ve bağımsız kavimler olarak yaşarken 1850’lerde Rus Çarlığının baskılarına direnebilmek adına Doğuda Şamil dine dayalı bir birlik oluşturmaya çalışırken, eski gelenekçi yapılarını koruyan Batı Kafkasya’da ise Çerkes Milli Meclisi şeklinde örgütlendiler. Ancak tarihin belirli dönemlerinde yapılmış pek çok eski haritada Kuzey Kafkasya “Circassia-Çerkesya” olarak zaten gösterilmekte idi.

Yani modern anlamda ulus tanımlamalarının tartışmaları bile her dönem değişkenlik gösterir ve ideolojik olduğu bilinirken bu soruya daha doyurucu bir yanıt verebilmek güç olsa gerektir.

Şu anda Batı Kafkasya’da tüm Adığe Cumhuriyetleri ve Karadeniz kıyısında kalabilmiş Şapsığların STK’ları (Adığe Xase) aracılığıyla milli kimlik olarak içlerinde “Adığe” dışlarında ise “Çerkes” adını kullanma, birleşik Çerkesya’yı tekrar kurma kararı almış durumdalar. Ancak bu coğrafyada bulunan ve kendilerini Çerkes saymayan, Türkçülerce manipüle edilen Karaçay halkı ile Rus, Kazak vb. halkların nasıl desteğini alacakları kuşkulu bir durum yaratıyor. Bu aslında ötekileştirmeden eşit ve gönüllü yeni toplumlar yaratmada bize tarihi bir fırsat da veriyor. Aynı şey Abhaz ve Megrel birliği için de ortaya çıkabilir.

Kafkas diasporasının ve halklarının diyalogsuzluğuna sürekli vurgu yapmaktasınız. Bu konuyu açar mısınız?

Sürüden ayrılan kuzuyu kurt kapar derler. Halklar kuzu olmasa da koyun gibi güdüldükleri de bir vakıa. Birlikte düşünüp, birlikte hareket etme yollarını aramadıkları zaman küçük birimler halinde kolaylıkla yönetilirler. Bu anlamda Kafkas halkları iyi örnektir. Aynı saçmalıklara maruz kalarak ve gelişmelerinin önü tıkanarak idare edilmekteler. Halbuki diyalog her yolu aydınlatabilecek bir kavramdır. Güçleri birleştirir, ortak aklı bulur ve insanca, onurla yaşamaya koyulabiliriz.

Birbirini dinlemeyi dahi başaramayan bir kitleden, ezenlerin, sömürenlerin korkması beklenemez. Sorunları birlikte irdeleyerek netleştirebilir, yol alabiliriz. Bundan hala kaçılıyor ise sorun çetrefil kalmaya mahkûmdur. Bu diyalogsuzluk TC sorunlarında da Kafkas halklarının dış ve iç sorunlarında da aynıdır.

Çerkesler Türkiye’de çok kalabalık bir nüfusu teşkil etmekteler, bilinçli bir şekilde yerleştirilme sonucunda birbirlerine uzak yerleşim birimlerinde 55 vilayette yaşamaktalar fakat bu vilayetlerin hiçbirinde nüfusun çoğunluğunu oluşturmamaktalar. Genel kabul görmüş bir görüş vardır; aslolan anavatanda sayısal çoğunluk olmak, siyasi irade ve ulus bilinci. Bu çıkarımlardan yola çıkarak diaspora Çerkesleri anavatana geri dönüş konusuna ne derece önem vermekteler? Anavatanlarına ne derece sahip çıkmaktalar? Anavatan Çerkesleri diaspora Çerkeslerine ne derece sahip çıkmakta? Anavatana geri dönüş Çerkes halkının geleceği açısından ne derece önemlidir?

Sistematize edilmiş bir dönüş hareketi Çerkesler için zorunludur. Demokrasinin zorunlu olduğu kadar. Ancak şahsi gayretlerle yürütüldüğü sanılan, toplumsallaşmamış, organize olmayan ve devletler arası niteliği bulunmayan bir hareket dönüş olarak nitelenemez.

Çerkes ulusal sorununa ilişkin dönüş olgusunu tekelinde sanan bir takım kişilerin ise bu gerçeği kavramaları için daha epey çaba gerekiyor. Farklı seslere ve önerilere tepkili ve hemen vatan haini yaftasını yapıştırmaya hazır kişilerle fazla yol alınması pek mümkün görünmüyor. Ancak kısa süre içinde özeleştiri ve yeni bir yol bulmanın mümkün olacağı açık. Anavatanda da diasporada da bunu anlayan çok insan var. Tabii ki gençler çoğunlukla daha açık fikirliler.

Kendi alanının ve çıkarlarının daralmasını istemeyenler dışında tüm anavatan halkı diasporanın, diaspora da anavatanın daima yanındadır.

Türkiye Cumhuriyetinden Çerkes dili ve kültürü adına beklentileriniz nelerdir?

TC ideologları ve devleti hepimizi yeterince kullandı. Bu daha fazla bu şekilde devam edemez. Yalanlarından arınıp, tüm farklı kimliklerin haklarını teslim etmesi gerekiyor. Dilimizi öğrenip, öğretmemizin önündeki tüm engellerli kaldırmak zorundalar. Tek kimliğe mahkûm edilen ülkemizin kültürünü hepimizin farklı renkleriyle donatmak zorundalar. Bundan kaçış yoktur. İnkâr, yalan ve imhanın çağı geçmiştir.

Kartvelist asimilasyon politikaları ve Megrel sorunu hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Abhazya’nın bağımsızlığı Megrel–Laz yok oluşuna engel olabilir mi?

Başka devletlerin daha evvel geçtikleri aşamalar Kafkasya’da henüz tamamlanmış değil. Kartvel ırkçılığı da apaçık ortada duran bir olgu. Benim gözlemlediğim kadarı ile bugünkü Gürcistan’da en büyük etnik grup Megrelller. Kartveller ise onlardan sonra gelen grup. Fakat ülke çarlık Rusya’sı ile işbirliği yapanların geleneğinden gelip, bugün Batıya yüzünü dönmüş görünse de elde ettiklerini elinden bırakmaya niyetli görünmüyor.

Çifte standart o kadar açık orta yerde ki, aynı zihniyet Kafkasların kuzeyinde tek dil konuşan kadim halkları ayrıştırırken, güneyde birbiriyle alakası olmayan halkları birleştirip tek ulus haline getiriyor. Bu arada Megrel-Laz halkı çarçur olmuş kimin umurunda.

Megrel-Laz halkıyla Abhaz halkının herkesin sandığından çok daha fazla ortaklıkları vardır ve olacaktır da. Abhazya’nın bağımsızlığı da, Gürcistan, ABD ya da başka birilerinin provakasyonları olmaz ise, Megrel-Laz halkının yok oluşunun önüne set çekebilecektir. Çünkü dilleri ve kimlikleri reddedilen bu halk, artık Abhazya’da kendi diliyle okuyup yazmakta, kendi kimliğini bulma şansına yaklaşmaktadır. Bu halk yapay bir Gürcü kimliği yaratma adına yıllarca aşındırılmış ve sahte tezlerle asimile edilmiştir. Bu asimilasyonun ne kadar süreceği, Abhazya ve Gürcistan halklarının demokratikleşmesi ile sınırlanabilir durumdadır. Aksi halde erime kaçınılmazdır. Bugün Megrel-Laz halkının elinde Çerkes halklarıyla dayanışma şansı hem TC hem Abhazya ve hem de Gürcistan’da yükseliştedir.

Abhazya’nın bağımsızlığı ve kuzeyde yükselecek Çerkes birliği yalnız Megrel-Lazların değil, Svanların da yok oluşuna engel teşkil edecek önemli bir pozisyon yaratacaktır.

Savaş yıkım demek, felaket demek, ölüm demek. İlk başta savaşa karşı olmak lazım ve maalesef ki savaşın sonucunda masum insanlar da ölüyor. 1992’deki Gürcistan’ın Abhazya işgalinde çok sayıda Abhaz ve Megrel öldü. Megreller ve Abhazlar arasında ortak tarih birliği olmasına rağmen Megreller Sovyetler Birliği zamanındaki Gürcistan’ın emperyalist Abhazya politikalarının mağduru mu oldular?

Maalesef, Kafkas halkları ulus ve devlet olma anlamında 200 yıl geri kaldılar. Bunun istisnası Gürcüler. Gürcüler çok farklı halkları asimile ederek uluslaştılar. Bunda dinin ve yazılı edebiyatın çok büyük etkisi var. Sovyet döneminde ve öncesinde Rusları, Sovyet sonrası ise Batıyı yanlarına almayı bildiler. Bu arada başta Megreller olmak üzere pek çok halkı mağdur ettiler. Bugün bile Abhazya’dan ayrılmak durumunda kalan ve geri dönenlerin dışındaki Megreller Tiflis’te ve pek çok yerleşimde en kötü koşullarda yaşamaya çalışıyor. Gürcistan devleti ise bu insanlar üzerinden Dünyaya propaganda yapıyor ve Batıdan yapılan yardımları bu insanlar için kullanmıyorlar. Bu insanların düşkünlükleri artırılıp, lüks semtlerdeki berbat bloklarda özellikle sefaletleri sergileniyor, bu insanlar aşağılanıyor. Devletin amacı buların sorunlarını çözmek değil, propaganda malzemesi olarak kullanmayı sürdürmek. Ancak bu durum patlama yaratabilir noktaya gelmiştir. Çünkü Megreller kullanılmaktan ve açlıktan yoruldular.

Gürcistan devleti halklar üzerinde tüm ulus devletlerin oynadığı oyunları oynayarak kendilerine benzetme yolunda çok fazla ilerleme kaydettiler. Megrellerin büyük bir çoğunluğu hala bunun farkında değil ve Kartvelist propaganda ve yalanları ile onlara destek olmayı sürdürüyorlar. Bu durum yakın gelecekte Çerkesya ve Abhazya kavramlarının güç kazandırmasıyla değişebilir. Megrel halkı sadece tarihi olarak değil, antropolojik olarak da Kartvellerden farklı ve Çerkes-Abhaz halkına yakındır. Bilimsel çalışmalar artıp halkların önündeki engeller kalktıkça bazı halklar birbirine daha çok yaklaşacak ve yeni dünyada birliktelikler değişecektir. Dolayısıyla faşizan yok sayma politikaları uygulayan Kartvel milliyetçiliği vb. oluşumlar bu birlikteliklerden zarar görecektir.

Abhazya’nın ve buradaki Megrellerin politikaları bunda önemli bir etken olacaktır. Megrelller, tıpkı Kartvel kardeşlerimiz gibi yanlış ata, yanlış politikalara oynamak zorunda kaldılar ancak bu kesinlikle değişecektir.

Şovenizm batağındaki Gürcistan Amerikan desteğiyle Kafkasların İsrail’i olmuş durumda ve İsrail’le çok sıkı ilişkileri var. Gürcistan’ın Ağustos 2008 Osetya işgalini ve akabinde Rus-Gürcü savaşını, etkilerini ve sonucunu değerlendir misiniz?

ABD ve İsrail zaten her noktada ortak hareket ederler. Bugün Saakaşvili ve yanındakilerin tamamının maaşlarını ABD’nin ödediğini, Gürcistan topraklarının hızla İsrailliler tarafından satın alındığını bilmeyen kalmadı. Gürcistan üzerinden Kafkas coğrafyasında etken olmaya çalışan ABD ve İsrail zavallı Gürcistan halklarını akli dengesi yerinde olmayan, son derece tecrübesiz ve İngilizce bilmek dışında özelliği olmayan çocuklar eliyle idare ediyor ise fazla açıklama yapmak gereksiz bence. Gürcistan siyasetçileri kendi halklarının iradesi ve çıkarlarına göre hareket etmiyorlar ki. Bu anlamda 2008 Ağustos savaşı da bir deneme idi ve yüzlerine gözlerine bulaştırdılar. Daha rahat yönetilecek bir siyasetçi ayarlanır ayarlanmaz zaten Saakaşvili’nin ipi çekilecektir. En kısa sürede Saakaşvili ve çevresindekiler ABD’ye -maaşlarını ödeyen patronlarına- sığındığında abartmadığımız anlaşılacaktır. Çok yakında yani onların diliyle söyleyecek olursak: “soon!”

www.kolkhoba.org hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Yayın politikasını beğeniyor musunuz? Kafkasyalılık ve Kolkh-Abhaz birleştirici duruşunu nasıl buluyorsunuz?

Kartvelizme tepkiyi biraz daha bilimsel ve sosyal temellere oturtup, konuyu düşmanlık noktasına getirmeden tartışmaya açması önemli. Ayrıca diğer Kafkas halklarıyla dayanışmaya önem vermesi değerlidir. Yeni bir yola girme anlamında, başta Kolkh-Abhaz olmak üzere halkların dayanışmasını yükseltecek bir görüntü veriyor.

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Abhaz-Adığeler ile Laz-Megrel dayanışması ve kardeşliği yanında; Kartvel, Çeçen, Oset, Dağıstanlı vd. tüm halkların onuruyla yaşayacakları yeni bir düzenin mücadelesinde sabır ve başarılar diliyorum.

İlginiz için teşekkür ederim.

Ben teşekkür ediyorum.