ANASAYFA

MİNYATÜR, TARİHE IŞIK TUTUYOR

Minyatür, çok ince işlenmiş ve tek boyutlu resimlere verilen addır. Matbaanın olmadığı eski zamanlarda kitaplar elle yazılıyordu. Bu eski kitapları süslemek için minyatürler kullanılıyordu. Ortaçağ Avrupasında elyazması kitaplarda baş harfler kırmızı bir renkle boyanarak süslenirdi. Bu iş için, çok güzel kırmızı bir renk veren ve Latince adı “minium” olan kurşun oksit kullanılırdı.

Minyatür sözcüğü Batı kaynaklıdır. Osmanlı yazılı kaynaklarında kitap resmi için; “nakış”, “tasvir”; minyatür ressamı için de “nakkaş”, “musavvar” gibi terimler kullanılırdı. Osmanlı minyatürü, bir yandan klasik İslam minyatürü üslubunun mirasçısı olan Selçuklulardan, diğer yandan da İstanbul'un alınmasının ardından Batı kültüründen bazı değerler aldı. Klasik İslam kitap sanatından süreç içinde ayrılan minyatür sanatı, Sinan Bey, Kapıdağlı Konstantin, Levni ve Matrakçı Nasuh gibi usta nakkaşların eliyle kimliğine kavuştu.

Sultan 3. Mehmet’in saltanat yıllarında Osmanlı minyatür sanatı klasik dönemden kısmen farklı üslup özelliklerine sahiptir. Sultan Murat’ın isteği üzerine hazırlanmasına başlanan 6 ciltlik Siyer-i Nebi adlı eserde yüzlerce minyatür çizilmiştir. Minyatürün konuları genellikle eski av ve savaş sahneleridir. Eserlerin taşıdığı belgesel nitelik, minyatüre tarihi kaynak özelliğini de kazandırmaktadır.

Nakkaş denen minyatürcü, bir tabaka sırf pamuktan yapılmış kâğıda önce yapacağı şekillerin sınırlarını hafifçe belirterek taslaklarını çizer. Taslaklar tamamlandıktan sonra çini mürekkebiyle sınır çizgilerine son biçimi verilir. Sonra çizgiler arasında kalan yerler kalınca bir fırçayla uygun renklerle boyanır. Daha sonra çini mürekkebiyle kenar çizgileri bir kere daha elden geçirilir. Eski minyatürlerde kök boyalar kullanılırdı. Minyatür; kağıdın yanı sıra, fildişi ve kemik üzerine de çiziliyordu.



                                                                                                                                                              LAZURİ