ANASAYFA

RUSYA AVRUPA ŞAMPİYONU OLDU

35. Avrupa Erkekler Basketbol Şampiyonasında, ev sahibi İspanya’yı mağlup eden Rusya, şampiyon oldu. Rusya, Madrid'deki final maçında dünya şampiyonu ve turnuvanın en büyük favorisi İspanya'yı 60-59 yenerek büyük bir sürprize imza attı. Litvanya, şampiyonayı üçüncü sırada tamamlarken Yunanistan dördüncü oldu.

Nerede kaldı eski zamanların Yugoslav ve Sovyetler basketbol kültürü ve oyun stili. Çok değil bu iki ülkenin çözüldüğü süreçten kısa bir zaman sonra, 1995 yılındaki Avrupa Basketbol Şampiyonasının finalinde Yugoslavya ve Litvanya karşılaşmışlardı. Birinde Yugoslav ekolü diğerinde Sovyetler ekolünde oyun stili vardı. Kurtiniatis, Marçulianis, Karnisovas, Sabonis gibi süper basketbolcular Litvanya’da; Corceviç, Daniloviç, Bodiroga, Obradoviç, Saviç, Paspalj, Divaç gibi süper basketbolcular da Yugoslavya’da oynuyordu.

Günümüz Yugoslavya’sının basketbol oyun stili, bu ülkeden ayrılma bir-iki ülke tarafından yaşatılıyorsa da öyle eski zamanlardaki gibi süper basketbolcular yetiştiremiyorlar. Sovyetlerden ayrılma ülkelerde de durum aynı. Bu ülkelerin içinde Sırbistan ve Litvanya biraz öndeler fakat nerede onların süper basketbolcuları, hiçbir kalmadı. İspanya, Yunanistan ve İtalya’nın o zamanlarda da gelişmiş basketbol kültürleri vardı. Şimdi de gelişkin basketbol ligleri var tıpkı eski zamanlarda olduğu gibi. Bu ülkelerin içinde Yunanistan’ın basketbol stili her zaman farklı idi ve Yunanistan, Sovyetler Birliği ve Yugoslavya’nın basketbol piyasasında güçlü oldukları zaman olan 1989 yılında Avrupa şampiyonu olmuştu.

Çoğunlukla top çevirme, engin basketbol bilgisi, adamdan kurtulma ve şut atmada başarı, uzun basketbolcuların ayak oyunlarıyla rakiplerinden kurtulup puan yapmaları, 1, 2 ve 3 numaralı basketbolcuların hepsinin bu pozisyonları çok iyi oynamaları, 4 ve 5 numaralı basketbolcuların içeriden ve dışarıdan basketbol bilgileriyle ve çoğunlukla dışarıdan hızlıca gelip sayı üretmeleri, asistlerin çokluğu, yardımlaşmanın fazlalığı gibi söylemekle ve yazmakla bitmeyen özellikler, Sovyetler ve Yugoslav basketbolunda çok detaylı ve güçlü bir şekilde yaşamaktaydı.

Şampiyona başlayınca bilgisiz ve anlayışsız bütün otoriteler İspanya’yı favori gösteriyorlardı ve bu şekilde düşünüyorlardı. İspanya güçlü idi fakat geçmiş dönemlerindeki gibi kuvvetli değildi ve koşmaya, herkesten çok şut atmaya dayalı, pota altında baskın olacak pivotsuz, birebir, sadece rakibini ekarte edecek ya da rakibinin üstünden topu atacak, beden gücüne dayalı oyun stili olan Amerikan basketbolu tarzında oynuyordu ve bugünlerde Sovyetlerin ve Yugoslavya’nın eski stilinde tam olmasa da Yunanistan çok kötü formsuz idi.

Herkes meydan İspanya’ya kalacak ve bütün galibiyetler onlara düşecek diye zannediyordu. Fakat herkesin unuttuğu bir şey vardı. Rusya da bu turnuvada idi, Sovyet basketbol ekolünün mirasçısı idi, çok büyük bir ülke idi, basketbol düzeyi çok gelişkin idi. Amerika’nın çürümüş basketbolunu oynamıyorlardı, gerçek basketbol oynuyorlardı, çok kuvvetli basketbol geçmişleri vardı ve bugünlerde mazilerini yeniden ortaya çıkarıyorlardı ve onun içindir ki şampiyon oldular.

Son sözlerimizi söylecek olursak, Yugoslavya ve ondan ayrılma ülkelerin basketboldaki başarıları bundan sonra belki de hiçbir zaman eskisi gibi olmayacak çünkü, bu küresel dünyada, sporun her şeyden çok finansal güçle anıldığı ortamda, eski kolektif sistemleri çöktüğü için güçlerini de yitirdiler. Çok küçük bir ülke olan Litvanya da ne ekonomisini ne de spor anlayışını, Sovyetlerin o güçlü mirasını uzun zaman taşıyabilmişti. Büyük ve eski güçlü uygarlığı, spor ekolü ve kültürü olan bir ülke kimi zamanlar ortalarda gözükmez belki ama gün gelir eski mirasını kimselere bırakmaz. Büyük devlet olmak farklı bir olgudur ve sportif faaliyetlerde de bu farklılık her zaman etkisini gösterecektir herkese, nasıl ki Rusya ve Rusya’nın şampiyonluğu gibi.



                                                                                                                                                              LAZURİ