ANASAYFA

KARADENİZLİ DEVRİMCİ: MUSTAFA SUPHİ

Mustafa Suphi, 1883’de Giresun’da doğdu. Babası Osmanlı ülkesi valilerinden Ali Rıza Bey annesi de, Samsun eski Belediye Başkanı Halil Hilmi Bey’in kızı Memnune Hanım idi. İlköğrenimi Kudüs ve Şam’da, lise eğitimini Erzurum’da tamamladı. 1905’de İstanbul Hukuk Mektebini bitirdi. Daha sonra Paris’te Siyasal Bilimler Okulunu bitirdi. Fransa’da okuduğu dönemde, Jean Jaures, Celestin Bougle gibi düşünürlerin fikirlerinden etkilendi. Bu yıllarda Mustafa Suphi’nin İttihatçılar ile yakın bağlantısı olduğu biliniyor. O dönemde, iktidarın yolunu izleyen “Tanin”in muhabirliğini yapar.

İkinci Meşrutiyetin ilânı olan 1908’de Paris’ten İstanbul’a döner. “Tanin”, “Serveti Funun” do “Hak” adlı gazetelere yazar. “Ticaret Mektebi Âlisi”nde, “Darülmuallimini Aliye”de ve “Mektebi Sultani”de hukuk ve iktisat dersleri verir. “İttihat do Terakki Fırkasının 1911’de yapılan genel kongresine Anadolu delegesi olarak katılır. Bu kongreden sonra İttihatçılardan uzaklaşmaya başlar. 1912’de partiyi tamamen bırakır. İttihatçılara karşı çıkmaya başlar. İttihatçılara karşı koymanın cezasını çeker 1913’te. Sinop’a sürülür.

1914 yılının başında, Sinop’tan bazı arkadaşları ile birlikte Rusya’ya bir tekne ile kaçtı. Önce siyasî mülteci olan Mustafa Suphi, Birinci Dünya Savaşı başlayınca, Osmanlı ülkesinin vatandaşı olduğu için, önce Kaluga’ya, sonra da Ural bölgesine gönderildi. 1914- 1915 yılları arasında Sürgün yıllarında, Türk ve Türkçe de konuşan farklı kökenlerden devrimci ve Bolşevikler ile tanıştı. (Bolşevik) Rusya Sosyal Demokrat Partisine katıldı. Doğu cephesinde, Ruslar tarafından esir alınan ve Rusya’nın içine sürülmüş Anadolulu askerlerin arasında çalıştı. 1917 Ekim Devriminden sonra Moskova’ya gider. Halk Komiseri Stalin’in yardımcılarından Mir Seyit Sultan Galiyeviş’in sekreteri olur. Bu dönemde, çoğunlukla Kırım ve Odesa’da Rus kökenli veya Türk ve Türkçe konuşan savaş esirleri içinde çalıştı. Kızıl ordu içinde savaş esiri Türk ve Türkçe konuşan kişilerden oluşan askeri bir birlik ile Beyaz orduya karşı koymak için savaştı.

1919 Temmuzunda Moskova’da Osmanlı ülkesi sosyalistleri kongresini düzenledi. Kasımda, Moskova’daki Müslüman Komünistler Kongresine katıldı. Bütün Rusya Müslüman İşçiler Merkez Komitesine seçildi. Bu komite, Milletler Halk Komiserliğine bağlı idi. Üçüncü Enternasyonalin birinci kongresine Türk delegesi olarak katıldı. 1918 Aralığında, Petrograt’ta yapılan uluslararası devrimciler toplantısına katıldı. Aynı yılın içinde komünist gazete “Yeni Dünya” kuruldu. Daha sonra Eskişehir ve Ankara’da da gördüğümüz “Yeni Dünya”, haftada bir yayınlanıyordu ve Moskova Müslümanlar Merkezi Komiserliğinin organı idi. “Yeni Dünya”nın birinci sayısı Moskova’da yayınlandı. Fakat daha sonra Kırım’da yayınlandı. “Yeni Dünya” Mustafa Suphi’nin önderliği ile yayınlanıyordu. Türk ve Türkçe de bilen Anadolulu esirler okuyordu “Yeni Dünya”yı. “Yeni Dünya”nın tirajı dört binin üzerinde idi. İki bin gazeteyi Türkiye’ye, bin gazeteyi Azerbaycan’a, üçyüzelli gazeteyi Rusya’ya, üçyüzelli gazeteyi İran’a ve üçyüzelli gazeteyi de Türkistan’a gönderiyorlardı. Kırım’da yayınlanan “Yeni Dünya”, Laz kayıkçılar tarafından Anadolu’ya taşınıyordu. Komünist propagandistler, işçi ve askerleri Anadolu’ya göndermek için aynı yolu kullanıyordu.

14 Temmuz 1919 tarihinde, Mustafa Suphi, Maksut Ekşi, Ali Rıza Keskin, Osman Topçuoğlu, Mustafa Börklüce, Murat Sarı ve Kadir Erzurumlu, Türkiye Komünist Fırkasının kurucular komitesini oluşturdular. Mustafa Suphi, 1- 8 Eylül 1920’de Bakü’de yapılan Birinci Doğu Halkları Kurultayının başkanlık divanındaydı. 10 Eylül 1920’de, Türkiye Komünist Fırkası birinci genel kongresi Bakü’de yapıldı. Üç farklı grubun katılması ile Türkiye Komünist Fırkası kuruldu. Kongreye Anadolu, İstanbul ve Sovyet ülkesinden 74 delege katıldı. Kongre, Mustafa Suphi, Mehmet Emin, Nazmi, Hilmioğlu Hakkı, İsmail Hakkı, Ethem Nejat, Süleyman Nuri’yi Merkez Komitesine seçti. Mustafa Suphi, partinin başkanı ve Ethem Nejat da genel sekreteri seçildi. O günden sonra, parti çoğunlukla örgütlenme, ajitasyon ve propaganda, istihbarat ve askeri örgütlenme alanları ile meşgul oldu. Parti, Bakü’nün dışında İstanbul, Zonguldak, Trabzon ve Rize gibi Karadeniz kıyısında bulunan, gidip- gelmesi kolay kentlere, Nahçivan ve Kuzey Kafkasya’da şubeler açtı. Hepsine örgütleyici militanlar gönderdi. O zamanlar, İstanbul ve Anadolu’da; aydınlar, işçiler ve emekçiler arasında sağlam bir gücü olan ve Ankara hükümetinin önderi Mustafa Kemal’in de davet ettiği Türkiye Komünist Fırkası Merkez Komitesi, Ankara’nın anti-emperyalist hükümetine destek vermek için Anadolu’ya geçmeye karar verdi. Partinin bütün merkez komitesi ve diğerleri Türkiye’ye Kars’tan 28 Aralık 1920’de giriş yaptı.

Mevcut bilgilere göre olayın sonrası şu şekilde gelişti: Birkaç hafta boyunca Kars’ta kaldılar. Ancak Kars ve Erzurum’da, onları linç etmek isteyen birileri zuhur etti. Ankara’ya gitmek için çare bulamadı Mustafa Suphi, eşi ve on üç yoldaşı. Tehlikeli bir durum olduğunu anladılar. Trabzon yolu ile Sovyet ülkesine, Batum’a dönmek için karar verdiler. Kazım Karabekir’in askerleri, üzerlerindeki bir-iki silaha el koydu. Onları bir taka ile gönderdiler. 28 Ocak 1921 gecesi, bindikleri taka, Trabzon açıklarında, Karadeniz’in ortasında bir başka taka ile onlara yetişen Kâhya Yahya’nın adamları, önce onları soydu, elbiselerini aldı. Çıplak bıraktılar. Sonra da bıçaklar ile öldürdüler Mustafa Suphi ve on dört yoldaşını. Sürmene’nin açıklarında onların cansız bedenlerini soğuk sulara attılar. Kâhya Yahya’ya, onları öldürmesi emrinin nereden geldiği bugüne kadar öğrenilemedi. Öldürülenlerin adları resmî olarak şöyle duyuruldu:

Samsun’un Hançerli mahallesinden Mustafa Suphi; Mustafa Suphi’nin eşi; Üsküdar Ahmet Çelebi mahallesinden Ethem Nejat; Erzincanlı Muallim Aşçıoğlu Bahaeddin; Uşak’ın Hacı Hüseyin mahallesinden Kazım Hulusi; Sürmene’nin Asu kariyesinden Kıralioğlu Maksut; Cihangirli doktor Hilmioğlu İsmail Hakkı; Van’ın Erciş kazasından Nefer Ahmetoğlu Hayrettin; Bandırmanın Manyas nahiyesinden topçu Hakkı bin Mehmet Ali; İstanbullu Mühendis Emin Şefik; Kadıköylü Pilot Yüzbaşı Tevfik bin Ahmet; Manisalı Yedek Subay Kazım bin Ali; Erzincan’ın Akdağ kariyesinden Hatipoğlu Mehmet; İzmir’in Tilkilik mahallesinden Hacı Mustafa oğlu Mehmet; Kandıralı Cemil Nazmi bin İbrahim.



                                                                                                                                                              LAZURİ