ANASAYFA

2006 KOLKHOBA FESTİVALİ KUTLANDI

Bu yılki Kolkhoba Festivali yine Gürcüstan’ın Sarp köyünde yapıldı. Yağmur çok yağmasına rağmen, geleneksel gün kutlandı. Bu festival eski Elen Ülkesinden, Kolkların sahip olduğu Altın Postu çalmak için Kolkheti’ye giden ve Altın Postu çalan Argonotlar tarihiyle de anılıyor. Bu yılki Kolkhoba Festivalini de izlemek için yakın bölgelerden insanlar Sarp’a geldi ve festivali kutladı. Katılan insanlar elleriyle yaptıkları tahta işi çalışmalarını da getirdiler ve diğerlerine gösterdiler.

Kolkhoba Festivali ilk olarak 1978’de kutlandı Sarp’ta. Festivalin amacı, gençlere geçmişi öğretmek ve bu tarihsel günün önemini anmaların sağlamaktır. Genellikle Ağustosun yirminci günü yapılan festival, bu yıl biraz gecikti. Misafir şarkıcı ve gruplar da o kadar fazla katılmadılar festivale. Festivale yalnızca, Özerk Acara Cumhuriyetinin valileri ve Eğitim Bakanı olan Aleksi Çikvaidze katıldı. Bakan şöyle dedi: ”Bu gün çok önemli, yalnızca buranın halkı için değil, hepimiz için. Bütün Lazlara, böylesine güzel ve önemli bir günü korudukları için teşekkür etmek istiyorum.”

Festivale katılan misafirler meydanda kurulan masaları ziyaret ederek üzerinde sıralanan ve Sarp halkı tarafından yapılmış geleneksel yiyecek ve şarapları tattılar. Sarp köylüleri de ev yapımı ve birbirlerinden lezzetli şaraplarını içerek, bu kutsal günde dua ettiler.

Törenin en yaşlısı Çkhutunetili Hüseyin Kebulazde idi. 87 yaşında olmasına rağmen, horon oynadı. Festivalde, Maçakhela adlı ve çok eski olan bir tüfek de gösterildi. Şimdi tek olan bu tüfeğin bir de efsanesi var. Ressam Cemal Gorgiladze tarafından taş üzerine yapılan Batum manzaraları çok güzel ve ilginçti. Festivale ilk defa katılan misafir gruplardan biri de Zugdidili Çokosnebi idi. Bu yıl festivale Türkiye’den katılan hiç kimse yoktu. Kaval gibi geleneksel el yapımı enstrümanlar da gösterildi misafirlere. Sarplı Nodar Kakabadze el yapımı kavalın tek ustasıdır. Usta şunları söyledi: “Çok öğrencim var. Onlara kaval yapmayı ve çalmayı öğretiyorum. Onun için bu geleneğin çok uzun yıllar boyunca yaşayacağını ümit ediyorum.”



                                                                                                                                                              LAZURİ