GÖRME ÖZÜRLÜLERİN IŞIK KAYNAĞI: BRAİLLE ALFABESİ
Görme özürlülerin kullandığı ve Braille alfabesi denen alfabeyi herkes duymuştur. Fakat görme özürlülerin alfabesinden neden Braille alfabesi diye bahsedildiğini ve Braille’nin kim olduğunu herkes bilmez. Babası küçük esnaf olan Louis Braille, 4 Ocak 1809 tarihinde Paris yakınlarında küçük bir kasaba olan Coupvray’da doğdu. Doğduğu kasabada büyüdü. Babası küçük dükkânında deri tüccarlığı yapıyordu. Küçük Louis’in de babasının mesleğine çok hevesi vardı. Bazen babasının söylediği küçük işleri hevesi ve tüm gücüyle yapardı. Babasının ona söylediği “aferin” ile sevinir ve şenlenirdi. Bazen babası o zamanın Fransız parası ile birkaç kapik de verirdi. Böylelikle küçük Louis büyüyordu. Bir taraftan okuluna gidiyor ve diğer taraftan da okul bitince hemen babasının dükkânına koşuyordu. Louis okulda çalışkan bir öğrenci ve babasının dükkânında da iyi bir çırak idi. Öğretmenleri de, ev halkı da Louis’e ne akıllı bir çocuk diye iyi gözle bakıyorlardı. Kasabada yaşadığı için de Louis’in haberini sadece kasabada yaşayanlar değil yakın şehirlerde yaşayanlar da duyuyordu. Her anne-baba Allah’a Louis gibi bir çocukları olsun diye dua ediyordu.
Bir gün Louis yine babasının dükkânında oynuyordu ve bir taraftan da okul için gelecek günün dersini çalışıyordu. Oynarken masanın üzerinde ucu sivri ve keskin olan bir alet gördü. Gördüğü alet ilgisini çekti. Küçük Louis aldı ve onunla oynamaya başladı. O aletle şöyle-böyle oynarken Louis düştü (Allah yardımcımız olsun) ve ucu sivri ve keskin olan alet gözüne saplandı ve zavallı çocuk oracıkta âmâ oldu ve gözlerinin ışığı söndü. Louis o zaman sekiz yaşında idi ve gün ışığını göremeyecekti fakat dünyadaki bütün görme özürlülerin ışık kaynağı olacaktı. Louis âmâ idi fakat bildiğimiz kadarı ile diğer görme özürlüler gibi evinde oturmuyordu. Okumak ve öğrenmek istiyordu. Onun için de ailesi küçük Louis’i Paris’e, görme özürlüler için kurulmuş olan özel bir okula gönderdi.
Gittiği okulda okumayı da yazmayı da iyice öğrendi. 26 harfi olan alfabeyi öğrenmişti. Onun bu alfabeyle okuma ve yazma derdi yoktu. Gözleri görmüyordu ama kartonun üzerine yazılı harfleri parmaklarının ucu ile biraz tanıyordu ve öylelikle okuyordu. Fakat dertleniyordu. Kartonun üzerine yazılı harflerin birkaç santimetre kadar yüksekliği ve birkaç santimetre kadar genişliği vardı. Bu okumanın ilkel sistemi idi. Çok kısa bir makale birkaç kitabı dolduruyordu. Böylece tüm kitapların beş kilo kadar ağırlığı oluyordu. Louis bu alfabeden yana sıkıntılı idi ve görme özürlüler için bir alfabenin üzerinde çalışıyordu. Okulu bitti. Gönlünde kendisi gibi özürlü kimseler için bir şeyler yapmanın sancısını çeken Louis okuduğu okulda öğretmen oldu.
Bir gün âmâ olmayan bir arkadaşı ile bir kahvehaneye gitti. Bir masada oturdular. Bir taraftan konuşuyorlardı, bir taraftan çay, kahve içiyorlardı, diğer taraftan da arkadaşı ona gazete okuyordu. Arkadaşı ona yüksek sesle bir kaptanın haberini okuyordu. Gazetede bir kaptan tarafından kullanılan alfabenin haberi yazıyordu. Kaptan o yazı sistemini karanlıkta kullanıyordu. Bunu duyan Louis sevinçle ve yüksek sesle konuşmaya başladı. “Aradığım yazı sistemi ve görme özürlüleri kurtaracak olan budur.” diye. Kahvehanede olan herkes şaşırdı. Ertesi gün Louis ve arkadaşı o kaptanın evine gittiler ve haberini duydukları olayı bir de kaptanın ağzından öğrendiler. Kaptan onlara karanlıkta kullandığı sistem hakkında bilgi verdi. Kaptan kartonu delmek için keskin bir alet kullanıyordu. Kartonun üzerinde delinmiş şifreli kelimeler, savaşçılar tarafından ordu bünyesinde zor zamanlarda parmakların uçları ile karanlıkta da okunuyordu. Bu sisteme “gece okuma sistemi” deniyordu.
Louis kaptanın kullandığı bu savaşçı sisteminin üzerinde çalıştı. Okulda öğrendiği yazma ve okuma sisteminin yardımı ile kaptanın sistemini geliştirdi. Bütün dünyada şimdi görme özürlüler tarafından kullanılan yazma sistemini duyurdu ve yayınladı. Günümüzde Braille alfabesi ile okumak ve yazmak çok kolaydır. Bu alfabe ile yazılı kitaplar eski zamanlarda olduğu gibi ağır olmuyor. Altı deliği olan küçük yere ucu sivri olan alet ile harfler sağdan sola doğru yazılıyor. Yazılan makaleler de soldan sağa doğru okunuyor. Altı deliğin 63 kombinasyonu var. Bütün kombinasyonlar bir harfin görevini yapıyor. Braille alfabesini bilenler yazmak için bir şablona ihtiyaç duyarlar. Bu şablonun küçük bölümleri vardır. Her küçük bölümün de üçü solda üçü de sağda altı deliği vardır. Yukarıdan aşağıya doğru soldaki deliklerin 1, 2, 3 diye rakamları vardır. Sağ taraftaki deliklerin de 4, 5, 6 diye rakamları vardır. Örneğin “toli” yazmak için, şablondaki dört küçük bölüme gereksinim duyarız. “T” harfini yazmak için, ilk bölümün 2, 3, 4, 5 rakamlı deliklerini; “O” harfini yazmak için, ikinci bölümün 1, 3, 5 rakamlı deliklerini; “L” harfini yazmak için, üçüncü bölümün 1, 2, 3 rakamlı deliklerini ve “İ” harfini yazmak için ise dördüncü bölümün 2, 4 rakamlı deliklerini sivri uçlu aletle şablonun altındaki kağıt delinir. Böylece kağıdın üzerine harfler ve sözcükler kabartılı olarak yazılır. Louis Braille ucu keskin olan bir alet ile gözlerini kaybetmişti ama Allah’ın kudreti ile ucu keskin olan bir alet ile de dünyanın bütün görme özürlülerine ışık kaynağı oldu. Louis Braille, 6 Ocak 1852 tarihinde Paris’te vefat etti. Braille ismi ile bilinen görme özürlü alfabesi Türkiye’de de özürlüler tarafından kullanılıyor.
|