ANASAYFA

METİN YÜKSEL, ÖLMEDİN SEN!

17 Temmuz 1958’de Bitlis’e bağlı Kolongo’da doğan Metin Yüksel, Molla Sadrettin Hocanın oğludur. Dokuz yaşında ailesiyle İstanbul'un Fatih ilçesine yerleşen Yüksel, eğitim hayatı boyunca öğrenci olaylarında ön saflarda rol aldı ve “Akıncılar” adı verilen öğrenci grubunun liderliğine yükseldi. Mücadeleci bir kişiliği vardı. İslami görüşleriyle tanınan ve sol görüşlü kişi ve örgütlerle mücadelede en çok tanınan isimlerden biri olan Yüksel, muhafazakâr çevrelerin sevdiği kişi olarak anılmaktadır.

Genç yaşına rağmen, İslami hareketin içerisinde şuuru, uyanıklığı ve aktivitesiyle kısa zamanda sivrildi. 1977 yılında Fatih Darüşşafaka caddesinde, komünist militanlarla giriştiği çatışmada üç kurşunla yaralanmıştı. Her mitingde onu en ön safta görürdü Müslümanlar. Şehit olduğu günün bir gün öncesi İzmir’den gelmişti. İran konsolosluğunda Müslümanlarla komünistlerin mücadelesinde, yardımcı olmak için gittiği İzmir’den muzaffer olarak İstanbul’a dönmüştü.

23 Şubat 1979 günü, Cuma namazına müteakip caminin merdivenlerinden 50 metre uzakta, yüzlerce kişinin gözü önünde silahsız iken şehit edildi. Fatih camiinin arka avlusunda gizlenen caniler, cami çıkışında ona adıyla hitap ettiler. Kendisine seslenildiğini duyan Metin Yüksel, geri döndüğünde eli silahlı şahıslarla karşılaştı. Ülkücü İşçiler Derneği Başkanı Ahmet Bilir ve Vefa Lisesi ülkücülerinin lideri İhsan Barutçu başta olmak üzere bir grup faşist, Metin’in ayağına doğru bir kez ateş etti. Kurşun ayak parmağını sıyırdı. Birkaç saniye içinde geçen olayda ikinci kurşun Metin’in karnına saplandı. Merhum yere kapanmış kıvranıyor ve kelime-i şehadet getirmeye çalışıyordu. Katiller başına üşüştü ve beynine iki el ateş ettiler. Metin’in oluk gibi akan kanları, Fatih camiinin avlu taşlarını kıpkırmızı yapmıştı.

O dönemin Akıncılar örgütü içinde karizmatik bir lider olan Metin Yüksel, yirmi yaşında olmasına rağmen Müslüman Gençlik hareketi içinde aktifliği, sevecenliği ve cesaretiyle efsaneleşmişti. Fatih camiinde kılınan cenaze namazına elli binin üzerinde insan katıldı. Sıkıyönetime rağmen Edirnekapı’daki mezarlığa kadar yüründü. Metin Yüksel’in şehadeti üzerine İslamcı gazete ve dergiler bir ay boyunca sayfalar dolusu taziye ilanları yayımladı. Metin Yüksel, iyi niyetli, merhametli, fedakâr ve cesur bir Müslüman gençti.

Metin Yüksel, ölmedin sen! Şehitler ölmez. “Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanmayın. Aksine onlar diridirler, Rablerinin katında rızıklandırılırlar. (Al-i İmran, 169)



                                                                                                                                                              LAZURİ