ANASAYFA

"ANKARA'DA PATLAYAN BİR BOMBA"

24 Şubat 1942 günü, saat 10:00 sularında Atatürk Bulvarında bir bomba patlar. Birçok kişi gibi, o anda bulvarda yürümekte olan Franz Joseph Hermann Michael Maria Von Papen ve eşi de kendilerini yerde bulur. Herkes gibi onlar da önce ne olduğunu anlamaz. Bir kadın yaralanır arkalarında. Çok kısa bir süre sonra, bu bombanın hedefinin Von Papen olduğu anlaşılır. Von Papen, güçlü Hitler Almanyasının Ankara Büyükelçisidir.

Polisler, hemen canla-başla araştırmaya başlar. İlk olarak, patlayan bombanın bir kişiyi parçaladığını görürler. Ardından da üç delil bulurlar. Biri, yerde duran bir tabancadır. Onu hemen görürler ve alırlar. Polisler, işin peşini bırakmaz. Hafiye ruhlu bazı vatandaşlar da yardım eder polislere. İki başka delile daha ulaşırlar. Biri, bir ağacın üstüne öylece duran bir tek ayakkabıdır. Onu da alırlar. Üçüncü delil, bir ağaçta asılmış olarak duran ve rüzgârla bazen de sallanan bir penistir. Onu da alırlar. Patlayan bir bomba, bir tabanca, bir tek ayakkabı, bir penis. Başta bu kadarı bilinir. Penis ve ayakkabı aynı kişinin midir? Öyleyse, tabanca da aynı kişinin midir? Tabanca, penis ve ayakkabı aynı kişinin ise, bu kişi bombayı patlatan kişi midir? Polisler, saatlerce bu delilleri inceler. Tabanca, ayakkabı ve penis aynı kişinindir diye rapor yazarlar. Polisler, önemli bir başka bilgiye de ulaşır. Penis, sünnetli bir kişinindir. Öyleyse, bu kişi Müslüman mıdır? Yahudi mi? Müslüman ise, yerli Müslüman mı, yabancı Müslüman mı? Yerli Müslüman ise, (…..…. mı?) gibi sorularla saatler geçti. Şimdi bu kişinin kimliğini öğrenmek gerekir.

Polis yetersiz kalır. Askeri ve sivil istihbarat kuruluşları da konuyu araştırmaya başlar. Aslında en önemli delil penis değil, ayakkabıdır. Ayakkabının markasıyla, ayakkabıcı öğrenilecekti. Ayakkabıcı da penisin sahibi konunda bilgi verecekti. Öyle de oldu. Suikast girişiminden iki gün sonra; polis, penisin sahibini açıkladı. Suikastçı, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi Ömer Tokat’tır. 25 yaşındaki bu genç, iki yıl önce Türk vatandaşı olur. Makedonya’nın Üsküp Türklerindendir. Polis, bir bilgi daha verir: ”Ömer Tokat, Türk vatandaşı olmadan önce Yugoslav Komünist Partisi üyesidir”.

Suikastçının kimliğini öğrenen polis, şimdi de suç ortaklarını araştırmaya başlar. Ömer Tokat’ın iki yakın arkadaşı Süleyman Sağol ve Abdurrahman Sayman’a ulaşmak artık kolaydır. Onlar da Ömer Tokat gibi, aynı yöreden göçmendir. Yeni Türk vatandaşıdırlar. Onlar konuşur. İstiklâl Caddesindeki Sovyet Başkonsolosluğu ile bağlantıları olduğunu söylerler. Bazı isimler verirler. İstanbul Başkonsolosluğu arşiv memuru Gerogiy Pavlov ve Sovyet ticaret temsilcisi ulaştırma uzmanı Leonid Kornilov tutuklanır. Soruşturma ile yeni isimler de öğrenilir. Bunlardan biri, İstanbul'daki Sovyet Basın Ataşesi İsmail Ahmedov’dur. Türk ve Müslüman olan Ahmedov her şeyi anlatır. Ömer Tokat'ın görevi önce Von Papen'e ateş etmektir. Sonra da sis bombasını kullanarak kaçacaktı. Ömer Tokat, bu plânı bilmeden değiştirir. Önce sis oluşturup, sonra ateş etmek ister. Bilmediği bir şey vardır. Elindeki sis bombası değil, güçlü bir bombadır. Bu suikastı planlayanlar, suikast sonrası onun da ölmesini ister. Ancak o, bunu bilmez. Bilmeden kendini öldürür. Öldüreceği kişiyi de bilmeden kurtarır. Anlatılanlar böyle. Doğru mu, yanlış mı, bilinmez. Bilinen bir şey vardır. Deliller ve kişiler kolayca bulunuyor. Bu deliller de bu işin arkasında Sovyet gizli servisini gösteriyor. Doğru mudur, bilinmez?

Ancak İsviçre Amerikan Elçiliğinden Amerikan Dışişleri Bakanlığına gönderilen 12 Mart 1942 tarihli bir telgraf, işin öyle olmadığını gösteriyor. Şimdi açıklanmış olan bu telgrafa göre; iş, Hitler’in bilgisiyle, SS şefi Heinrich Himmler tarafından planlanır. O dönemde Yugoslavya Alman işgalindedir. SS, komünisti oynayan yerli ajanları kullanır. Bu ajanlar, Yugoslav komünist gerillalarla bağlantı kurarlar. Komünist Sırp, Hırvat ve Yugoslavyalı farklı halkların partizanları onlara güvenir. Onların referansı ile de orada çalışan Sovyet diplomatları ve konsoloslarla bağlantılar kurarlar. Ömer Tokat, Süleyman Sağol ve Abdurrahman Sayman ile de bağlantı kurarlar. Von Papen’in suikastından sonra, Türk polisi kolaylıkla suikastçıyı bulsun ve arkasında da Sovyetler var diye anlasın diye bütün delilleri açıkça bırakırlar ajanlar. Suikast böyle açıkça planlanır. İşte, Sovyetlerin elinin olduğuna, Türk polisini inandırmak için bütün gerekler yapılır.

Kendi ülkesinin büyükelçisine suikast düzenlemekte Heinrich Himmler’in ne amacı vardır? İki amacı vardır. Bilinen amaç, Türkiye’yi Amerikan-İngiliz- Rus dostluğundan uzaklaştırmak, Almanya’ya yaklaştırmaktır. Bilinmeyen amaç, Adolf Hitler’i ciddi bir muhaliften kurtarmaktır. Bir taş, iki kuş yani! Öyle veya böyle. Görüyor musunuz? Ne kadar güçlü ve akıllı olsanız da, her iş istediğiniz gibi olmuyor!



                                                                                                                                                              LAZURİ