GÜRCÜSTAN SENARYOSUNUN ETKİLERİ!
Gürcüstan’da muhalefetin örtülü devrimle iktidara gelmesi, ciddi demokrasi sorunlarının yaşandığı ve bir türlü demokratik seçimlerin yapılamadığı eski Sovyet coğrafyasındaki çoğu yeni bağımsız devletlerde örnek olay etkisi yaratmıştır. Gürcüstan senaryosu, özellikle eski komünist nomeklaturanın iktidarda olduğu ülkelerdeki iktidarlar tarafından tehlike olarak değerlendirilirken, demokratik seçim yapılamaması nedeniyle iktidara sivil yoldan gelemeyen muhalefetler için de ilham kaynağı olmaktadır. Bu nedenle, Gürcüstan deneyimi özellikle muhalif hareketlerin güçlü ve Batı yanlısı olduğu Ukrayna ve Moldova benzeri ülkelerde son dönemde açıkça dillendirilmekte ve hatta uygulama çabalarına girişilmeye çalışılmaktadır.
Ukrayna’da muhalefet “Kuçma’sız Ukrayna” sloganı ile demokratik yoldan iktidara gelme mücadelesine devam etse de, gelinen noktada iktidarın ciddi engellemeleri ile karşılaşmaktadır. Bu engellemenin en önemli dönemeçlerinden biri ise, 2004 yılı sonunda yapılması gereken Devlet Başkanlığı seçimleri konusunda yaşanmaktadır. Yuşenko liderliğindeki muhalefet, 2004 yılı sonunda yapılacak demokratik seçimlerle iktidara gelmek için mücadele vermekte ve Devlet Başkanı Leonid Kuçma’nın da anayasal olarak üçüncü kez aday olamayacağını savunmaktadır. Ancak, Aralık ayında önce Anayasa Mahkemesinin Kuçma’nın aday olabileceğini açıklaması ve ardından 23 Aralıkta ise 2004 yılında yapılması gereken Devlet Başkanlığı seçiminin 2006 yılında Parlamento tarafından gerçekleştirilmesine ilişkin yapılan anayasa değişikliği girişimi, muhalefetin demokratik yoldan mücadelesini yürütmesi seçeneğini ciddi biçimde tehlikeye sokmaktadır. Bu durum, özellikle ABD’nin desteğini alan Yuşenko liderliğindeki muhalefet için Gürcüstan senaryosunu cazip hale getirmektedir.
Nitekim, “Bizim Ukrayna” liderlerinden Ukrayna Parlamentosu Bütçe Komisyonu Başkanı Petr Proşenko, Gürcüstan benzeri bir çözüm ihtimalini gündeme getirerek Kuçma yönetimine bir nevi uyarıda bulunması, Saakaşvili’nin Yuşenko liderliğindeki muhalefetle sıcak ilişkileri ve Gürcüstan’daki devrimden kısa bir süre sonra daha Devlet Başkanı olmadan Kiev’i ziyaret ederek “Bizim Ukrayna” lideri ile görüşmesi gibi gelişmeler Amerikan basının Ukrayna ve Gürcüstan arasında paralellikler kurmasına yol açmıştır. Bu arada muhalefet cephesi de iktidarın Anayasa değişikliği girişimlerine karşı tutumunu sertleştirmeye devam etmiştir. Bu bağlamda, Bizim Ukrayna, Yuliya Timoşenko Bloku (BYT) ve Sosyalist Parti 2003 Aralık ayından beri Parlamento çalışmalarını boykot etmeye devam etmektedirler. Ayrıca, 21 Ocak’ta Bizim Ukrayna lideri Yuşenko, anayasanın değiştirilmesi çabalarının darbe girişimi olduğunu ve buna karşı kitlesel gösteri hazırlığında olduklarını belirterek Gürcüstan senaryosu konusunun gündemde olduğunu destekler bir tutum sergilemiştir. Ülke içindeki siyasal sürecin kontrol edilemeyecek bir sürece sürüklenmesi tehlikesi Devlet Başkanı Kuçma’yı muhalefetle görüşmelere itmiştir. Bu çerçevede 2 Şubat 2004’de Kuçma parlamentodaki siyasi parti liderlerini toplantıya davet etmiştir. Görüşmeye muhalefet liderlerinden Yuşenko (Bizim Ukrayna) ve Petr Simonenko (Komünist Parti) aktılırken, Aleksandr Moroz (Sosyalist Parti) ve Yuliya Timoşenko (YTB) katılmamışlardır. Ancak, Yuşenko görüşmenin sonuçsuz bittiğini açıklamıştır. Kuçma gerginliği düşürme yönünde girişimini sürdürmüş, bu bağlamda muhalefetin sert eleştirisine hedef olan Devlet Başkanının Parlamentonun seçmesi önersinden vazgeçtiğini belirtmiştir. Bu paralelde Ukrayna Parlamentosundaki iktidar yanlısı milletvekilleri de verilen kış tatilinin ardından ilgili yasa maddesi değişikliğinin anayasa reform paketinden çıkarılması yönünde oy kullanmıştırlar. Bu noktada iktidar işlerin kontrolden çıkmaması noktasından hareketle dikkatli davranma arzusu göstermektedir.
Son dönemde Gürcüstan senaryosunun gündemde olduğu bir diğer ülke ise Moldova’dır. İşsizlik ve fakirlik gibi benzer ekonomik sorunlar içinde olan ve bir yandan da on seneden beri toprak bütünlüğünü tehdit eden Dinyester Sorunu ve Rus Ordusunun ülkeden çıkartılması gibi temel sorunlarını çözemeyen Moldova’yı, Şubat ve Nisan 2001’de yapılan Parlamento ve Devlet Başkanlığı seçimlerini kazanan Moldova Cumhuriyeti Komünist Partisi yönetmektedir. Ülkede hem Parlamento ve hem de Devlet Başkanlığını elinde bulundurmasına ve Rusya ile yakınlaşma politikasına öncelik vermesine rağmen, temel sorunları çözemeyen Komünistler, muhalif Hıristiyan-Demokratik Halk Partisi (HDHP) tarafından Gürcüstan senaryosunun bir benzeri ile düşürülme tehdidi ile karşı karşıyadır. 16 Ocak 2004’de HDHP lideri Yuriy Roşka ülkede erken Parlamento ve Devlet Başkanlığı seçimleri için 25 Ocak’tan itibaren gösterilere başlama kararı aldıklarını ilan etmiştir. 101 üyeli parlamentoda 11 sandalyesi bulunan parti Batıcı ve Romanya ile birleşme yanlısı görüşleriyle bilinmektedir. Parti, Moldova’nın ayrılıkçı Dinyester bölgesi sorununun çözümü için halen arabulucu rol alan AGİT, Rusya ve Ukrayna’nın yanısıra ABD, AB ve Romanya’nın da müdahil olmasını ve ülkeyi federeleştirmeden bir çözüme gidilmesini savunmaktadır. Ayrıca Dinyester bölgesinden Rus ordusun çıkarılması da temel isteklerden biri olarak ileri sürülmektedir. Muhalefeti aşırı milliyetçi tavır takınmakla suçlayan Devlet Başkanı Vladimir Voronin ise iktidar koltuğunu kolayca bırakmayacağının sinyallerini vermektedir.
Özetle, bağımsızlığın ardından geçen süre boyunca totaliter politik sistemden ve planlı ekonomiden, demokratik ve serbest piyasa ekonomisinin güçlendirdiği sağlam bir yapıya dönüşemeyen eski Sovyet coğrafyasının (Baltık ülkeleri dışındaki) yeni bağımsız devletleri ciddi politik ve ekonomik sorunlar içindedir. Esasen eski Komünist nomeklaturanın iktidarda bulunduğu ülkeler otoriter siyasi yapılara ve büyük yapısal sorunları bulunan ekonomilere sahiptirler. Bu ülkelerde, dönüşüm ve değişimi demokratik yollardan yapma yolları kapatılan muhalefet ise yeni dönemde Gürcüstan modeline sempati ile bakma eğilimi içine girmiştir.
|