ANASAYFA

İKİ HAFTADA BİR DİL YOK OLUYOR!

Avustralya'dan Sibirya'ya, Kafkasya’dan Oklahoma'ya kadar yüzlerce dilin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu ve iki haftada bir dilin öldüğü bildirildi. Tehlikedeki Diller İçin Yaşayan Lisanlar Enstitüsü ve National Geographic Society tarafından yapılan açıklamada, dünyada şu anda 7 bin civarında dilin konuşulduğu ve bunlardan birinin iki haftada bir öldüğü belirtilerek, dillerin bazı bitki ve hayvan türlerinden daha fazla yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğu kaydedildi.

Dillerin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunduğu dünyadaki 5 noktayı açıklayan araştırmacılar, dillerle birlikte bilgilerin de yok olduğu uyarısında bulundu. Dilbilim uzmanları, şu an konuşulmakta olan 7 bin dilin yarısının artık yazılmadığını belirterek, lisanların, toplumların konuştukları dilin artık bir ayak bağı haline geldiğini düşünmeleriyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı uyarısında bulundu. Dünyada şu anda yaygın olarak konuşulmakta olan 83 dilin dünya nüfusunun yüzde 80'i tarafından kullanılmakta olduğunu belirten dilbilimciler, ancak 3 bin 500 küçük dilin dünya nüfusunun sadece binde 2'si tarafından konuşulmakta olduğunu kaydetti.

Türkiye’de halen yürürlükte olan 1982 Anayasasına göre; Türkiyeli halklar anadilde eğitim hakkına sahip olmak bir tarafa, anadil öğretimi edinme hakkından da mahrum durumdadır. Anayasanın “Devletin bütünlüğü, resmî dili, bayrağı, millî marşı ve başkenti” başlıklı 3. Maddesinde; “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir…” ifadesi yer almaktadır. Anayasanın “Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi” başlıklı 42. Maddesinin son paragrafında ise; “Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez.” açık ifadesi yazılmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin bundan önceki anayasaları hep ‘Devletin resmi dili’nden bahseder; yani ‘Resmi dili Türkçedir’ der. Devletin zaten dili olmaz. Devlet tüzel bir kişiliktir, hukuki bir varlıktır; dolayısıyla hukuki varlığın insan gibi dili olmaz, hukuki dili olur, onun da adı ‘resmi dil’dir. 1924 yani Atatürk döneminin anayasasına ve 1961 anayasasına uygun olarak bu ifadenin değiştirilmesi elzemdir. Türkiye’de anadilleri farklı çeşitli halklar yaşamakta ve bunlar içerisinde Türkçe bilmeyen vatandaşlar bulunmaktadır. Bu sebeple ‘Resmi dil’ ve ‘Anadili’ kavramları ayrıştırılmalıdır.

Yabancı Dil Eğitimi ve Öğretimi Kanununun adının değiştirilerek “Yabancı Dil Eğitimi ve Öğretimi ile Türk Vatandaşlarının Farklı Dil ve Lehçelerinin Öğrenilmesi Hakkında Kanun” haline dönüştürülmesi yanlış bir yöntemdir. Türkiye vatandaşlarının günlük yaşamlarında kullandıkları farklı dillerin öğrenilmesi için özel kurslar açabilmelerine imkân tanınması, anadillerin ölümüne engel olunması anlamında yeterli önlem değildir. Kesinlikle anadili öğretim hakkı, anayasal güvence altına alınmalıdır.



                                                                                                                                                              LAZURİ